Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/5211
Karar No: 2009/7793

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/5211 Esas 2009/7793 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Dava, bir taşınmazın Hazine'ye ait olduğu iddiasıyla tapu iptali ve tescil istemiyle açılmıştır. Ancak yapılan araştırmada taşınmazın ziraata elverişli olduğu ve Nehir'in kıyı-kenar çizgisi dışında kaldığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla çekişmeye konu taşınmaz Devlete kalan taşınmazlardan olduğu kabul edilemeyeceği için kazanım koşullarının gerçekleştiğini söyleyebilme olanağı yoktur. 1970 tarihli kadastro tespit tarihine kadar davalılar lehine 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmadığı ve imar ve ihya ile iktisap koşullarının davalı taraf yararına gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiğinden bahisle davanın reddedilmesi yanlıştır. HUMK'nun 428. maddesi gereğince hüküm bozulmuştur. Kanun maddeleri ise şöyledir: 743 Sayılı TMK’nun 636. maddesi ve 4721 Sayılı TMK’nun 708. maddesi.
1. Hukuk Dairesi         2009/5211 E.  ,  2009/7793 K.

    "İçtihat Metni"

     MAHKEMESİ : PAMUKOVA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 07/06/2007
    NUMARASI : 2006/38-2007/88

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, dava konusu taşınmazın Sakarya Nehri"nin terki olduğunu ve Hazineye ait bulunduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve tescil istemiştir.
    Bir kısım davalı ve  dahili davalılar., dava konusu taşınmazın dedelerinden intikal ettiğini ve 50 yılı aşkın süredir zilyet olduklarını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davalı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı Hazine ve D.S.İ vekili  tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
                                        
                                                                                                                                            -KARAR- 

    Dava, tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Getirtilen tespit tutanakları ve komisyon kararından, 1970 yılındaki kadastro çalışmasında 1276 ve 1277 sayılı ana kadastral parsellerin Sakarya Nehri metrukatı olarak “ham toprak” vasfıyla Hazine adına tespit edildikleri; sonrasında zilyetliğe, vergi ve tapu kayıtlarına dayanılarak Kadastro Komisyonu’na yapılan itirazların Komisyonca kabul gördüğü ve ana taşınmazlardan ayrılan birçok parselin muterizler adına tespit ve tescillerine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Davacı Hazine, çekişme konusu taşınmazın Sakarya Nehri’nin yatağını terkiyle meydana geldiğini, özel mülkiyete tabi bulunmadığını ileri sürerek, uyuşmazlığı mahkeme önüne getirmiştir..
    Gerçekten de, çekişmeli taşınmazın Sakarya Nehri’nin yatak değiştirmesi ve taşıdığı alüvyonların birikip çökelmesi sonucunda oluştuğu uzman bilirkişi raporlarıyla sabittir.
    Bilindiği üzere, bu şekilde oluşan taşınmazlar hakkında düzenlenen mülga 743 Sayılı TMK.’nun 636. maddesi  “Sahipsiz yerlerde birikmek, dolmak ve kaymak veya umuma ait suların mecra veya seviyeleri değişmek gibi bir suretle teşekkül edip kendisinden istifade mümkün olan arazi Devletin mülkü olur. Bu suretle kendisine ait bir gayrimenkulden ayrılan parçaların vücudunu ispat eden kimse onları istirdat edebilir.” ve yürürlükteki  4721 Sayılı TMK.’nun 708. maddesi “Birikme, dolma, toprak kayması veya kamuya ait suların yatağında ya da seviyesinde değişme gibi sebeplerle                                                                
    sahipsiz yerlerde yeniden oluşan yararlanmaya elverişli arazi Devlete ait olur. Devlet, bu araziyi kamusal bir sakınca bulunmadığı takdirde öncelikle arazisi kayba uğrayana veya bitişik arazi malikine devredebilir. Toprak parçalarının kendi arazisinden koptuğunu ispat eden malik, bunları, durumu öğrendiği tarihten başlayarak bir ve her halde oluşumun gerçekleştiği tarihten başlayarak on yıl içinde geri alabilir.” hükümlerini içermektedir. Bu hükümler, taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasıyla ilgili gerek TMK.’ndaki gerekse 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’ndaki hükümlerle beraber dikkate alındığında, çekişmeye konu taşınmazın kanunları gereğince Devlete  kalan taşınmazlardan  olduğunun kabul edilemeyeceğini, yasal sınırlamalar dışında kalması ve koşulların gerçekleşmesi halinde kişiler tarafından mülk edinilebileceğini ortaya koymaktadır. Esasen  mahkemenin kabulü de bu yöndedir.
    Bu çerçevede yapılan araştırmada, taşınmazın ziraata elverişli özellik taşıdığı ve  Nehrin kıyı-kenar çizgisi kapsamında da bulunmadığı keşfen saptanmıştır.
    Ne varki, toplanan delillere ve uygulamaya göre, davalı taraf lehine  imar-ihya ve zamanaşımı zilyetliği ile kazanım koşullarının gerçekleştiğini söyleyebilme olanağı da yoktur.
    Nitekim, 1958 tarihli memleket haritasında görüldüğü ve fen bilirkişilerin raporunda da belirtildiği üzere, “kapama” diye tabir edilen ve 1954 yılında çekilen set ile Nehrin akış yönünün değiştirildiği ancak, Nehrin çekildiği alanların haritada noktalı işaretlerle gösterildiği ve o tarih itibariyle imar-ihyanın henüz tamamlanmadığı açıktır.
    Öte yandan, (2006 yılında gidilen) keşif sırasındaki incelemesinde ziraat bilirkişisi de, taşınmazın  20-25 yıldır tarım arazisi vasfında kullanıldığını bildirmiştir.
    Her nekadar yerel bilirkişi, zilyetlik bakımından 60 yılın üzerinde bir süreden bahsetmişse de, bilimsel verilerden faydalanılarak hazırlanan bilirkişi raporları ve memleket haritası karşısında yerel bilirkişinin soyut içerikli beyanına değer verilebilmesi mümkün değildir.                                               
    Yukarıda açıklanan olgular tüm dosya içeriği ile birlikte değerlendirildiğinde, 1970 tarihli kadastro tespit tarihine kadar davalılar lehine 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmadığı ve 3402 Sayılı Yasanın  17.maddesinin  öngördüğü  imar ve ihya ile iktisap koşullarının davalı taraf yararına gerçekleşmediği sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiğinden bahisle davanın reddedilmesi isabetsizdir.
    Hazine ve D.S.İ.Genel Müdürlüğünün temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 2.7.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi