10. Hukuk Dairesi 2016/6144 E. , 2016/6694 K.
"İçtihat Metni"... adına Av.... ile 1... Başkanlığı adına Av.... 2...e Tic. Aş adına Av. ... arasındaki dava hakkında...Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nden verilen 17.12.2014 gün 2012/326 E., 2014/910 K. sayılı hükmün, Dairemizin 12.10.2015 gün, 2015/4411 E., 2015/16612 K. sayılı ilamı ile BOZULMASINA karar verilmiştir. Bozma sonrası, Mahkemenin verdiği 28.01.2016 gün ve 2015/760 E., 2016/36 sayılı karar ile önceki kararında 6100 sayılı HMK’nın 373/(5). Maddesi uyarınca direndiği anlaşılmış olmakla ve Direnme üzerine yapılacak işlemlerin neler olduğu 6100 sayılı HMK’nın 373’ncü maddesinin (5). fıkrasında; “İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır. (6) fıkrasında da; “(6) Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur.” şeklinde ifade edilmiş olmakla birlikte 5 Temmuz 2012 gün ve 28344 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava Ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 40. Maddesi ile 5521 sayılı Kanuna eklenen Geçici 2’nci maddedeki;“ Bölge adliye mahkemelerinin, 5235 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, Yargıtayın bozma kararlarına karşı verilen direnme kararının temyizi halinde dava dosyası, önce kararı veren daireye gönderilir. Direnme kararları daireler tarafından öncelikle incelenir. Kararı veren daire, direnmeyi yerinde görürse kararı düzeltir; yerinde görmezse talebi on gün içinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna iletir.” şeklindeki düzenleme karşısında, direnme kararının süresi içinde temyizen incelenmesi davacı avukatınca talep edilmesi üzerine Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Dava, hizmet süresinin tespiti istemine ilişkin olup davanın reddine dair verilen hükmün Dairemizce; “ …Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden davaya konu edilen dönemlerde işyerinin faal olduğu, davacıya ilişkin ihtilat konusu dönemde 20.3.1998, 1.2.1999, 13.4.2001, 19.4.2002, 11.4.2003, 26.1.2004 tarihlerinde imzalı, 18.2.2008 tarihinde elektronik işe giriş bildirgesinin kuruma verildiği, 1988/1 (34 gün) ,1988/2(97 gün), 1988/3 (63gün), 1999/1(62 gün), 1999/2(67gün) , 2001/1(11gün) , 2001/2(19 gün), 2002/1 (11gün) , 2002/2(19 gün), 2003/1 (13 gün), 2003/2 (84gün) ,2003/3 (38gün), 2004/1 (47gün), 2004/5,6,7,8,9,10,11,12, 2005, 2006, 2009 ,2010, 2011 yıllarında 12 ay,2007 ,2008 yıllarında 11 ay, 2012/1,2,3,4 aylarda 30 günden az, 1999/3, 2000 yılında, 2001/3, 2002/3 dönemlerinde ve 2007/12 ,2008/1 aylarında hiç bildirim yapılmadığı anlaşılmaktadır. Davacı ile birlikte çalıştıkları belirlenen bordro tanıklarınca, dava konusu dönemlerde kışın 1-2 ay fabrikanın bakıma girdiği bu süre
dışında davacının sürekli çalıştığı, ay içerisinde tam çalışıldığı halde 15-20 gün bildirildiği, belgeleri işten çıkarılma korkusuyla imzaladıkları hususları ifade edilmiştir. 1998/Mart-19.4.2012 tarihleri arası sürekli çalışıldığı ve bordroların manevi baskı sonucu imzalandığı iddiası karşısında, Mahkemece, birden fazla imzalı işe giriş bildirgesinin varlığı nedeniyle kesintili çalışıldığı, ücret bordroları ve mesai devam föyleri itirazı kayıtsız imzalı olduğu, davalı Kuruma bildirimlerle uyumlu olduğu, 2007/12 ve 2008/1 aylarda tanık beyanları ve elektrik tüketimi dikkate alınarak hizmetinin tespit edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, eksik bildirilen günlere ilişkin davalı kurumdan araştırma yapılmadığı, eksik inceleme sonucunda karar verildiği anlaşılmaktadır.
5510 sayılı yasanın 86 ve 506 sayılı yasanın değişik 79. maddesi hükmüne göre de ay içerisinde bazı iş günlerinde çalıştırılmadığı beyan edilen sigortalıların 30 günden az çalıştıklarını belgeleyen bilgilerin prim bildirgelerine eklenmesi suretiyle kanıtlanmadıkları taktirde işçinin ayın tamamında kesintisiz olarak çalıştırıldığının kabulü gerekir. Dosyadaki bilgi ve belgelerle tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde, davalı işyerinin dava konusu dönemlerde faal durumda olduğu, davacının tespite konu dönem dahilinde olmak üzere işe giriş ve çıkış tarihleri arasındaki çalışmalarının tam ve devamlılık arzettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, Mahkemece yapılacak iş, tespite konu dönem dahilinde olmak üzere işe giriş ve çıkış tarihleri arasındaki kısmi bildirimlerin davalı işveren tarafından davalı Kuruma belgeleri ile bildirilip bildirilmediğinin tespit edilerek, sigortalı tarafından hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksinin eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya delilleri sorulup toplanmalı ilgili düzenlemeler dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmelidir.…”gerekçesiyle bozulduğu anlaşılmakla, bozma ilamı gerekçesindeki açıklamalar gözetildiğinde, Mahkemenin direnme kararı yerinde görülmediğinden talebin on gün içinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna iletilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı sebepten ötürü Yargıtay incelemesine konu olan karar, eski hükümde direnmeye ilişkin olup direnme Dairemizce yerinde görülmediğinden ve bu durumda kararın inceleme yeri Yargıtay Hukuk Genel Kurulu olduğundan dava dosyasının Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna sunulmak üzere Yargıtay Birinci Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 26.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.