Ceza Genel Kurulu 2017/503 E. , 2019/389 K.
"İçtihat Metni"
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 15. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 568-937
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanık ..."in TCK"nın 155/2, 62, 53 ve 51. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 2.500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve ertelemeye ilişkin Eskişehir 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 05.07.2011 tarihli ve 275-658 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 23. Ceza Dairesince 08.06.2015 tarih ve 1618-2348 sayı ile;
"...Sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını isteyen sanık hakkında, asıl olan kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm kısmında 5271 sayılı CMK"nın 6008 sayılı Kanun"la değişik 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı konusunda karar verilmediği gibi, hükmün gerekçe bölümünde, bir daha suç işlemeyeceği hususunda tam bir kanaat hâsıl olduğundan CMK"nun 231. maddesinin takdiren uygulandığından bahsedilmesine karşın, hükümde hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunda bir karar verilmeyerek hükmün karıştırılması,
2- TCK"nın 51. maddesi uyarınca sadece 2 yıl veya daha az süreli hapis cezalarının ertelenmesi mümkün olduğu hâlde verilen adli para cezasının da ertelenmesine karar verilmesi,
3 -Sanık hakkında sonuç olarak 10 ay hapis cezasına ayrıca adli para cezasına hükmolunduğu, 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin dördüncü fıkrasında kısa süreli hapis cezası ertelenmiş olan kişiler hakkında aynı maddenin birinci fıkrasının uygulanmayacağı öngörüldüğü hâlde, sanık hakkında TCK"nın 53. maddesinin uygulanmasına karar verilmesi,
4- Hapis cezasının alt sınırdan tayini hâlinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 150 gün olarak tayin edilmesi,
5- Adli para cezasına ilişkin belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı miktarının takdiri sırasında, uygulama maddesinin gösterilmemesi," isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
(2), (3), (4) ve (5) numaralı bozma nedenlerine uyan Yerel Mahkeme ise (1) numaralı bozma nedeni yönünden 25.11.2015 tarih ve 568-937 sayı ile;
"...Yargıtay bozma ilamında, önceki kararın gerekçe kısmında bir daha suç işlemeyeceğinden bahisle sanık hakkında CMK"nın 231. maddesinin uygulandığından bahsedilmesine rağmen HAGB uygulanıp uygulanmayacağı konusunda bir karar verilmediğinin (ve esasen HAGB uygulanmadığı) belirtildiği, oysa ortada sanığın yönetime karşı emniyeti suistimalinde 3053,31 TL parayı uhdesine geçirmek sureti ile zarar oluşturduğu, bu zararı ödemediği, ödediğine dair de dosyada hiçbir delil bulunmadığı, bu durumda önceki kararda HAGB uygulanmamasının yerinde ve açık olduğundan bu husustaki Yargıtay bozma nedenine direnilmiştir." şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmünde Cumhuriyet savcısı ve sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.02.2016 tarihli ve 47721 sayılı "Bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya, 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesiyle değişik CMK"nın 307. maddesi uyarınca, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.12.2016 tarihli ve 398 sayılı kararı ile kararına direnilen Yargıtay 23. Ceza Dairesinin kapatılması nedeniyle bu Daireye ait işlerin devredildiği Yargıtay 15. Ceza Dairesine gönderilmiş, Yargıtay 15. Ceza Dairesince 03.04.2017 tarih ve 3805-8531 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; hükmün esasını oluşturan kısa kararda hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı konusunda karar verilmemesine karşın, hükmün gerekçe bölümünde, sanığın bir daha suç işlemeyeceği hususunda tam bir kanaat hasıl olduğundan hakkında CMK"nın 231. maddesinin uygulandığının belirtilmesi suretiyle hükmün karıştırılıp karıştırılmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, Yerel Mahkeme kararının “yeni hüküm” niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) Önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay"ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel Mahkemece ilk hükmün gerekçesinde “...Sanığın bir daha suç işlemeyeceği hususunda tam bir kanaat hasıl olduğundan CMK"nın 231. maddesi takdiren uygulanmıştır.” ibarelerine yer verildiği, ancak hükmün esasını oluşturan kısa kararda CMK"nın 231. maddesi uygulanmayıp TCK"nın 51. maddesinin uygulanmasına karar verildiği, sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan mahkûmiyetine ilişkin bu ilk hükmün, Özel Dairece “Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını isteyen sanık hakkında, asıl olan kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm kısmında 5271 sayılı CMK"nın 6008 sayılı Kanun"la değişik 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı konusunda karar verilmediği gibi, hükmün gerekçe bölümünde, bir daha suç işlemeyeceği hususunda tam bir kanaat hasıl olduğundan CMK"nun 231. maddesinin takdiren uygulandığından bahsedilmesine karşın, hükümde hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunda bir karar verilmeyerek hükmün karıştırılması,” isabetsizliğinden bozulmasının ardından, Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucunda önceki kararda yer almayan "...Sanığın yönetime karşı emniyeti suistimalinde 3.053,31 TL parayı uhdesine geçirmek sureti ile zarar oluşturduğu, bu zararı ödemediği, ödediğine dair de dosyada hiçbir delil bulunmadığı, bu durumda önceki kararda HAGB uygulanmamasının yerinde olduğu açık olduğundan bu husustaki Yargıtay bozma ilamının 1. maddesine direnilmesine," biçiminde, Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçeyle hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmayıp, ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurulmuş olması nedeniyle yeni hüküm niteliğindedir. Bu yeni hükmün doğrudan Ceza Genel Kurulunca ele alınması mümkün olmadığından, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Eskişehir 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 25.11.2015 tarihli ve 568-937 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 15. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 07.05.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.