Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2016/77
Karar No: 2019/388

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/77 Esas 2019/388 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2016/77 E.  ,  2019/388 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı veren
    Yargıtay Dairesi : 15. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 265-4

    Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanık ..."nin TCK"nın 155/2, 52/2-4 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl hapis ve 12.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye ve hak yoksunluğuna ilişkin Dinar Asliye Ceza Mahkemesince verilen 15.01.2015 tarihli ve 265-4 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yerel Mahkemece 23.03.2015 tarihli ve 265-4 sayılı ek karar ile; hükmün süresinden sonra yapıldığı gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verilmiş, anılan kararın da sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince; 08.10.2015 tarih ve 12940-29709 sayı ile; temyiz isteminin süre yönünden reddine dair ek kararın onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 08.06.2016 tarih ve 208520 sayı ile;
    "...7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10. maddesinde tebligatın, muhatabın bilinen en son adresine yapılacağı belirtilmiş, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun ile eklenen aynı maddenin ikinci fıkrasında ise "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır"" hükmü getirilmiştir, aynı Kanun"un 21/2. maddesine göre de "(Ek fıkra:11.01.2011 - 6099 S.K./5.mad) Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır."" hükmüne yer verilmiştir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, sanığın bildirdiği adres ile mernis adresi aynı adres değildir. Zira sanığın istinabe suretiyle, Ankara 26.Asliye Ceza Mahkemesinin 11.10.2013 tarihli sorgusunda ve "Adres değişikliğinin bildirilmesi ihtaratının da" yapıldığı 12.12.2013 tarihli sorgusunda bildirdiği adres, ... ...Mahallesi...Etimesgut /Ankara"dır
    7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10. maddesine göre tebligatın, sanığın bilinen en son adresine tebliğe çıkarılıp aynı maddeye 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun ile eklenen ikinci fıkrasına göre "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine tebligat yapılması gerektiği hâlde doğrudan sanığın mernis adresine adresin kapalı olması nedeniyle Teligat Kanun"u 21/2 maddesine göre tebliğ yapılması nedeniyle yapılan tebligat usule uygun olmadığından sanık müdafiinin 18.03.2015 tarihinde yapmış olduğu temyiz isteminin öğrenme üzerine ve süresinde olduğu, bu nedenle Özel Dairece temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararının kaldırılarak sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan kurulan hükmün esastan incelenmesi gerektiği," düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 15. Ceza Dairesince, 24.12.2015 tarih, 14656-32647 sayı ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; hükmün sanığa usulüne uygun şekilde tebliğ edilip edilmediği, buna bağlı olarak Özel Dairenin temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararın onanmasına dair kararının isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan açılan kamu davasının yargılaması sonucunda, sanığın hazır bulunmadığı 15.01.2015 tarihli oturumda sanık hakkında aynı suçtan mahkûmiyet hükmü kurulduğu,
    Sanığın kovuşturmada sırasında sorgusunun yapıldığı 12.12.2013 tarihli oturumda “Yavuz Selim Mah. 548. Sok. Saçak Sit. No:36 Eryaman/Ankara” adresinde ikamet ettiğini beyan ettiği, sanığın bilinen son adresinin bu adres olduğu,
    Yerel Mahkemece sanığın yokluğunda kurulan hükme ilişkin gerekçeli kararın tebliğ edilmek üzere, sanığın MERNİS"te kayıtlı olan “...” adresine çıkarıldığı, gönderilen kararın sanığın tanınmaması nedeniyle 10.03.2015 tarihinde Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre mahalle muhtarına teslim edilip sanığın kapısına haber kağıdının yapıştırılması suretiyle tebliğ edildiği,
    Hükümden sonra vekâletname ile tayin edilen sanık müdafisinin, 18.03.2015 tarihinde sanık hakkında verilen mahkûmiyet hükmünü temyiz ettiği, Yerel Mahkemece 23.03.2015 tarihli 265-4 sayılı ek karar ile, yasal süre içerisinde temyiz başvurusunda bulunulmaması nedeniyle temyiz isteminin reddine karar verildiği, verilen bu ek kararın da sanık müdafisi tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edildiği,
    Sanık müdafisinin temyiz dilekçesinde; sanığa yapılan gerekçeli karar tebligatının usulüne uygun olarak yapılmadığını belirttiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlığın çözümünde sağlıklı bir hukuki çözüme ulaşabilmek için bu konudaki anayasal ve kanuni düzenlemelerin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
    Anayasanın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası;
    “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir...”,
    “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ise;
    “Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir.
    Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır...” şeklinde düzenlenmiş olup Anayasamızın 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu, 40. maddesinde, Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkesin, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkının bulunduğu belirtilmiştir.
    CMK"nın “Kararların gerekçeli olması” başlıklı 34. maddesinin ikinci fıkrası;
    “Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir.”,
    “Eski hâle getirme” başlıklı 40. maddesi ise;
    “(1) Kusuru olmaksızın bir süreyi geçirmiş olan kişi, eski hale getirme isteminde bulunabilir.
    (2) Kanun yoluna başvuru hakkı kendisine bildirilmemesi halinde de, kişi kusursuz sayılır.” biçiminde düzenlenmiş olup CMK"nın 34. maddesinde, hüküm ve kararlardaki kanun yolu bildiriminin; başvurulabilecek kanun yolu, mercii, şekli ve süresini de kapsaması zorunluluğu vurgulanmıştır. Aynı Kanun"un 40. maddesinin birinci fıkrasında, kusuru olmaksızın bir süreyi geçirmiş olan kişinin, eski hale getirme isteminde bulunabileceği, ikinci fıkrasında ise, kanun yoluna başvuru hakkının kendisine bildirilmemesi hâlinde, kişinin kusursuz sayılacağı belirtilmiştir.
    Kişilerin hak arama hürriyetlerinin Anayasa ve diğer kanunlarla güvence altına alındığı ve bu hakkın kullanılabilmesi için devlet işlemlerinin kişilere usulüne uygun olarak bildirilmesi gerektiği açıklandıktan sonra, işleme muhatap olan kişilere hangi adreste ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun hangi maddeleri dikkate alınarak tebligat yapılacağı, muhatabın en son bildirdiği adrese ulaşılamaması hâlinde tebligat işleminin hangi usul gözetilerek gerçekleştirilmesi gerektiği hususuna gelince;
    7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun “Bilinen adreste tebligat” başlıklı 10. maddesinde;
    “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
    Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.
    Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
    Buna göre tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Adres, muhatabın konut veya iş yeri adresi olabilir. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır. Ancak, tebligatı çıkaran makama bildirilen adresin, tebligata elverişli olmadığının anlaşılması ya da bu adrese tebligat yapılamaması hâllerinde, muhatabın 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu"na göre adres kayıt sistemindeki adresi (MERNİS) bilinen son adresi olarak kabul edilerek tebligat buraya yapılacaktır. (Canan Ruhi, Ahmet Cemal Ruhi, Tebligat Hukuku, Seçkin Yayınevi, s. 82)
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Yokluğunda verilen kararın sanık ..."ye 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10. maddesine göre, öncelikle sorgusunun yapıldığı 12.12.2013 tarihli oturumda beyan ettiği en son bilinen adresi olan “Yavuz Selim Mah. 548. Sok. Saçak Sit. No:36 Eryaman/Ankara” adresine tebliğe gönderilmesi gerekirken, Yerel Mahkemece kararın sanığın MERNİS adresi olan “...” adresine tebliğ edildiği, sanığın bilinen son adresine tebligat yapılmaksızın doğrudan MERNİS adresine tebligat yapılmasının Tebligat Kanunu"na aykırı olduğu, mahkemece sanığa yapılan gerekçeli karar tebliğinin geçersiz olması nedeniyle temyiz süresi işlemeye başlamayacağından hükümden sonra tayin edilen sanık müdafisinin öğrenme üzerine yaptığı temyiz başvurusunun Tebligat Kanunu"nun 32. maddesi gereğince kanuni süresinde yapıldığı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin onama kararının kaldırılmasına, dosyanın temyiz incelemesi yapılabilmesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 08.10.2015 tarihli ve 12940-29709 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- Sanık ... hakkındaki cezanın infazına başlanmış ise İNFAZIN DURDURULMASINA, başka bir suçtan tutuklu veya hükümlü değilse DERHAL SERBEST BIRAKILMASI için YAZI YAZILMASINA,
    4- Dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 15. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİ EDİLMESİNE, 07.05.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi