1. Hukuk Dairesi 2009/3982 E. , 2009/7603 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : TEKKEKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2008
NUMARASI : 2001/858-2008/494
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı ve müdahil davacılar, mirasbırakanları anneanneleri H.Ş "nin kızlarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak 39 ada 1 ve 7 parsel sayılı taşınmazlarını davalı oğluna temlik ettiğini, daha sonra .... Ada ..... nolu parselin kamulaştırılarak bedelini davalının aldığını ileri sürüp .... Ada ...ve ...nolu parselin anneleri Mümine Sezen’e isabet eden kısmının onun vefatı nedeniyle mirasçılarına Medeni Kanunun 577 ve 586 maddesine göre intikalin, kamulaştırma bedelinin ve kamulaştırma bedel artışının Medeni Kanunun 577 ve 586. maddelerine göre intikalini, kamulaştırma bedelinin ve kamulaştırma bedel artışının Türk Medeni Kanununun 595. maddesine göre değerlendirilerek Mümine Sezen payının mirasçılarına bırakılmasını istemişlerdir.
Davalı, Sağlık problemleri olan miras bırakanın ihtiyacı nedeniyle taşınmazları satmayı teklif ettiğini, mirasbırakanın kendini rahatsız hissetmemesi için bu teklifi kabul ettiğini, mirasbırakanın üzerinde başka taşınmazlar bulunduğunu bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece işlemin danışıklı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı, davacı ve müdahil davacı Emine Doğru tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 30.06.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili İ. Ş vekili Avukat N. Ü ve yine temyiz eden davacı H. S ile temyiz edilen E. D geldiler davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz edilen gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin ve asillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacıların, mirasbırakanlarının yapmış olduğu temlik işlemelerinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasına karşı, davalı, mirasbırakanın tüm mirasçılarına mal verdiğini bildirerek denkleştirme savunmasında bulunmuştur.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamıyacağıda kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, miras bırakandan tüm mirascılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı,tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve begeler mercilerinden getirtilmeli her bir mirascıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı böylece yukarda değinilen anlamda bir paylaştırma kasdının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.
Somut olaya gelince; mirasbırakanın varlıklı bir kimse olduğu, mirasçılardan dava dışı Hava’ya, müdahil davacı Emine ve davacı Hüseyin ile müdahil davacı Aynur’un anneleri Mümine’ye .....ve ..... pars el sayılı taşınmazlardaki paylarını intikal ettirdiği dosya kapsamı ile ve kayden sabittir. Diğer mirasçılara temlik edilen taşınmazların değerleri ile davalıya yapılan temliklere ilişkin değerler arasında murisin muvazaalı işlem yapıldığını gösterecek nitelikte aşırı bir oransızlık bulunmadığı görülmektedir.
O halde, somut bu olgu ve bulgular yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendiğinde davalıya yapılan temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı kabul edilmelidir.
Hal böyle onluca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabul edilmiş olması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gerenice BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacıların temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davalı vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık karşı taraftan alınmasına, 30.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.