Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/4176
Karar No: 2009/7602

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/4176 Esas 2009/7602 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2009/4176 E.  ,  2009/7602 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 23/12/2008
    NUMARASI : 2006/279-2008/376

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, tapunun .... parselinde  kayıtlı  54/ 254 arsa  paylı  dükkanı  davalılardan  satın  almak  suretiyle  edindiğini, taşınmazda  market  işleten  davalıların  ihtara  rağmen  taşınmazı  kendisine  teslim  etmedikleri gibi  icar da  ödemediklerini ileri sürüp  elatmanın  önlenmesi ve ecrimisil  istemiştir.
    Davalılar, davacıya  satılan  yerin  marketin  alt  kısmında  bulunan dükkanın  toprak  hissesi  olduğunu, ecrimisil  talep  edilen  yerin  kendilerince  kullanılmadığını, İsmail"in  2005  yılından  sonra  marketi  kapatarak  yurtdışına gittiğini,İbrahim"in   market  işlettiği yerde  2006  yılından  bu tarafa malik  sıfatıyla   bulunduğunu  bildirip  davanın  reddini   savunmuşlardır.
    Mahkemece, davalı İsmail"in  dava tarihi  itibariyle  elatması  bulunmadığı, davalı İbrahim"in  2001"de  sattığı  bağımsız  bölümde  üstün  hakkı  bulunmamasına rağmen  elmenliğini  sürdürmeye  devam  ettiği, davalıların  taşınmazda bulunmakta  kötüniyetli  olmadıkları  gerekçesiyle  davalı İbrahim  yönünden  elatmanın  önlenmesi  davasının  kabulüne,  diğer  davalı yönünden  elatmanın  önlenmesi ve  her iki  davalı  bakımından  ecrimisil  davasının  reddine  karar  verilmiştir.
    Karar,  davalılar vekili  tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 30.6.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vs. vekili Avukat A. Y geldi, davetiye tebliğine  rağmen  temyiz edilen vekili avukat  gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi   tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    Dava, çaplı  taşınmaza  elatmanın önlenmesi ve ecrimisil  isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davalı İsmail   yönünden  davanın  reddine, diğer  davalı İbrahim  bakımından  elatmanın  önlenmesi isteğinin kabulü ile  ecrimisil  isteklerinin  reddine  karar  verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan  delillerden; çekişme  konusu 1157  parsel  sayılı  taşınmazın  paylı  mülkiyet  üzere  olduğu ve dava dışı kişilerle  birlikte  davalıların  taşınmazda  öncesinde  27/ 254"er  paylarının  bulunduğu,  her iki  davalının  da  5.12.2001  tarihinde  bu paylarını  davacı Ö "ye  satış suretiyle  temlik ettikleri ve  böylece  davalıların  taşınmazda  kayıttan ve mülkiyetten  kaynaklanan  bir  haklarının  kalmadığı, buna  karşın  davalı İsmail"in  2005  tarihine  tadar  taşınmazı  müstakilen  kullanmaya  devam  ettiği,  bu tarihten  sonra  7.12.2005  tarihinde de  diğer  davalı İbrahim"in  dava  dışı  paydaştan  11/254 oranında  pay  edindiği ve  taşınmazı  kullanmaya başladığı  anlaşılmaktadır.                                                   Bu belirleme karşısında  dava tarihi  itibariyle  davalılardan İsmail"in  taşınmazı  kullanmadığı  gözetilerek  hakkındaki  elatmanın  önlenmesi  isteğinin  reddine  karar  verilmiş olması doğrudur.Ancak, davalı İsmail"in  payını 5.12.2001  tarihinde  sattığı ve  taşınmazda  mülkiyetten  kaynaklanan  bir hakkı kalmadığı  halde 2005  tarihine  kadar  taşınmazı  kullanmaya devam ettiği sabit olup savunması  doğrultusunda  geçerli bir  kira  akdinin  varlığının  kanıtlanmaması  halinde  taşınmazı  kullanmasının  haklı ve geçerli  bir sebebi  bulunmayacağı için  fuzuli  şagil  olup  arsa  malikine  ödenmesi  gerekli  olan  haksız  işgal  tazminatı  niteliğindeki  ecrimisilden 2005"e  kadar olan  süreç için  sorumlu  olacağı  kuşkusuzdur. Ne varki,  davacının  temyizi   bulunmadığından anılan  bu husus  bozma  nedeni  yapılmamıştır.Ancak,  İsmail  hakkındaki dava  reddedildiğinden  lehinde  takdir ve  tayin  edilen Avukatlık  ücretinde  bir yanlışlık   bulunmadığı  açıktır. Öyle ise, davalı İsmail"in  tüm  temyiz itirazları  yerinde değildir.Reddine.
    Davalı İbrahim"in  temyizine  gelince  adı  geçen  davalı  her ne  kadar 5.12.2001  tarihinde  taşınmazdaki malik olduğu payını  davacıya  satmış ve  böylece  taşınmazda  mülkiyetten  kaynaklanan  bir hakkı  kalmamış  ise  de dava  tarihinden  önce  7.12.2005  tarihinde  dava dışı  paydaştan  pay satın  alarak  paydaş  duruma  geldiğine göre  davacı ile  arasındaki  çekişmenin  giderilmesinde  Türk Medeni Kanununun 688 ve takip eden  paylı  mülkiyet   düzenlemelerinin  gözetilmesi   gerekeceği  kuşkusuzdur.
    Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. 
     Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz.  Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. 
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Somut olaya  gelince;  mahkemece yukarıda  değinilen  ilkeleri  kapsar  şekilde  bir  araştırma ve inceleme  yapıldığı   söylenemez.                                       
    Hal böyle olunca, açıklanan  ilkeler  çerçevesinde  öncelikle  tüm  paydaşlar  arasında  bir taksim  yapılıp  yapılmadığının, eğer  bir taksim  yok ise  uzun  zamandan  beri  tüm  paydaşları  kapsar  şekilde  fiili  kullanım  durumunun  oluşturulup  oluşturulmadığının  açığa  kavuşturulması, hangi paydaşın  hangi bölümü  kullandığının  duraksamaya  yer bırakmayacak  şekilde  belirlenmesi, aksi  takdirde  davacının  taşınmazda kullanabileceği bir yerin  bulunup  bulunmadığının saptanması, bir  başka  ifadeyle   davacı bakımından intifaden  men olgusunun  gerçekleşip  gerçekleşmediğinin tespit  edilmesi, ondan sonra bir hüküm  kurulması  gerekirken  hükme  elverişli  nitelikte  olmayan  araştırma ile  yetinilerek  yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması  doğru olmadığı  gibi  infazda  tereddüt yaratacak  şekilde  mahkeme  masrafları, harç ve takdir  edilen avukatlık ücretinin  hangi davalıdan  tahsil  edileceğinin  de  açıkça belirtilmemiş  olması  ve ayrıca davalı İbrahim"in  paydaş  olduğu gözardı  edilerek  mutlak  olarak  taşınmazdan   elatmasının  önlenmesine  karar verilmiş  olması da isabetsizdir.
    Davalı İbrahim"in  temyiz  itirazları  yerindedir. Kabulüyle  hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince  BOZULMASINA, 19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan  peşin harcın temyiz  edene geri verilmesine, 30.6.2009  tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

     

     

     

     

    Okundu 22.7.2009 BK.Not:

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi