Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 4664 ada. Parsel sayılı taşınmazın paydaşı olup, yüklenici firma ile inşaat yapım sözleşmesi imzalandığını, inşaat işlerinde yardımcı olan ve çeşitli davalarda kendisini temsil eden Av. ve davalı oğlunun inşaat için alındığını düşündüğü sağlık kurulu raporunu kullanarak firma ile sözleşme yaptıkları aynı gün, aynı anda sözleşmede kendisine verilen. Nolu dükkan için bilgisi dışında davalı lehine gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yaptıklarını, aynı tarihde davalının babası . Adına düzenlenen vekaletname ile de taşınmazın daha sonra davalıya temlik edildiğini ileri sürüp, tapu kaydının iptali ile adına tescilini olmazsa, bedelinin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazın davacıya başka işleri için yaptıkları hukuki yardımlar nedeniyle verilecek ücretin karşılığında davacının bilgisi ve iradesi ile devredildiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalının da bu durumu bilerek ve isteyerek hareket ettiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 30.6.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden H. A.ile temyiz edilen vs. vekili Avukat geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen asilin ve vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 3 parsel sayılı taşınmazdaki 15 nolu bağımsız bölümün kayden davacı Ö. G. "na ait iken vekil kıldığı K. "ın taşınmazı 6.7.2006 tarihinde davalı H. A satış suretiyle temlik ettiği, vekil Kaplan"ın temellük eden H. babası olduğu, aynı büroda avukat olarak birlikte çalıştıkları anlaşılmaktadır.
Öte yandan, davacı ile davalının bir takım ilişkiler içerisinde bulundukları, özellikle davacının malik olduğu taşınmazda dava dışı kişi ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılması ve sicil kayıtlarında kat irtifakı ve kat mülkiyeti kurulması ve sonradan da sicil kayıtlarının tesisinde yardımcı olması için davacının taşınmazda gerçekleştirmek istediği bu hususların yapılması bakımından davalının babası K. I kendisine yardımcı olması amacıyla vekil tayin ettiği, K. İle avukatlık sözleşmesi imzaladıkları, bunun üzerine verilen vekalete dayalı olarak davacının taşınmaz üzerine müstakilen kat irtifakı tesis edildikten sonra davalıya temlik edildiği görülmektedir.Ayrıca, . parsel sayılı taşınmazda davacının dışında kardeşi H..e A. "ın da paydaş olduğu ve H. nin vesayet altına alınmasının gerektiği sebebiyle önceden K. A. ile ücret sözleşmesi yapılmak suretiyle vekaletname verildiği, bu işlerin yanısıra vekilin taşınmaz üzerine yapılacak bina sebebiyle başkalarıyla gerçekleştirilecek kat karşılığı inşaat sözleşmesinin düzenlenmesi, kat irtifakı ve kat mülkiyeti kurulması ve sonradan da sicil kayıtlarının ilgilileri adına tescilinin temin edilmesi konularında da vekil K. "ın yardımcı olması için anlaştıkları, bunun üzerine taşınmaza bina yapıldığı ve bağımsız bölümlerin oluşturulduğu, ,nolu bağımsız bölüm dışındaki bölümlerin ilgilileri adına müstakilen ve müştereken sicil kayıtlarının oluşturulduğu, kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davacıya isabet etmesi kararlaştırılan .nolu bağımsız bölümün 5.8.2005 tarihinde düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davalı H. a temlik edildiği ve bu temlikin gerçekleştirilmesi bakımından da davacının aynı tarihte K. a vekalet verdiği ve bu vekalet kullanılarak taşınmazın davalıya intikal ettirildiği sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki, yukarıda değinilen olayın gelişimi ve işleyiş tarzı gözetildiğinde yapılan bu temlikin davalı ile birlikte avukat olan babasının davacı tarafa yapmış olduğu yardımların karşılığı olduğu tartışmasızdır. Öyle ise, anılan bu olgunun Avukatlık Yasasının 164. maddesi kapsamında mütalaa edilemeyeceği ve Borçlar Kanununun 386 ve mütekaip maddelerinde öngörülen hükümlerinde somut olayla bir ilgisinin var olmadığı açıktır. Esasen, dava dışı vekil Kaplan ile davacı arasında düzenlenen avukatlık sözleşmesinin içeriği de varılan neticeyi teyit eder niteliktedir.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.6.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.