Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/4083
Karar No: 2009/7597

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/4083 Esas 2009/7597 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı yurt dışında çalışırken vekalet tayin ettiği kişinin vekalet görevini kötüye kullanarak dava konusu taşınmazı davalıya devrettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir. Mahkeme muvazaalı bir satış olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak davalının temyiz itirazları yerindedir ve kararın bozulmasına karar verilmiştir. Borçlar Kanununda vekilin vekalet görevini hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil sorumlu olur. Medeni Kanunun 2. maddesi, dürüstlük kuralı gereği olası kötü niyet durumunda, vekil edenin sözleşme ile bağlanmasını engeller.
1. Hukuk Dairesi         2009/4083 E.  ,  2009/7597 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KEŞAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 08/01/2009
    NUMARASI : 2002/334-2009/1

    Taraflar arasında görülen davada;                                                                                          
     Davacı, yurt dışında çalıştığından işlerinin takibi için kayınbiraderi C. T. .vekil tayin ettiğini, vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak 202 ada 27 parseldeki .nolu bağımsız bölümü davalı oğluna devrettiğini, bu satış için kendisine para ödenmediğini, davalının annesinin ölmesi nedeniyle üzerindeki taşınmazın davalıya geçirilerek onu garantiye almak için yapılan muvazaalı bir işlem olduğunu ileri sürüp, tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
    Davalı, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, vekaletname kapsamı uyarınca davacının bilgisi ve muvafakatı ile taşınmazın kendisine satıldığını, satışa onay verildiği ve bedeli alındığına dair yazılı ibraname verildiğini, davacının muvazaa iddiasının da gerçeğe ve yasaya aykırı olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, ortada muvazaalı bir satış olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.                          
    Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 30.06.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vs. Vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    Davacı, yurt dışında çalıştığını, işlerinin takibi için kayınbiraderi C. İ vekil tayin ettiğini, vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak dava konusu taşınmazını satış suretiyle davalıya temlik ettiğini ileri sürüp, iptal-tescil isteğinde bulunmuştur.
    Davalı, davanın reddini savunmuş, mahkemece temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Tarafların baba-oğul oldukları, davacının 30.11.1988 tarihinde Keşan Noterliğinde  düzenlediği vekaletname ile C. T. Satışa da yetkili olmak  üzere vekil tayin ettiği, vekilin davacıya ait . nolu parseldeki 225/4215 arsa  paylı . nolu  meskeni  davacının oğlu olan davalıya satış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir.
    Hemen belirtilmelidir ki, olayları bildirmek taraflara, hukuki nitelemeyi yapıp uygulanacak yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek  tatbik etmek hakime aittir. O halde, yukarıda değinilen olayın işleyiş tarzı gözetildiğinde taraflar arasındaki çekişmenin vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığının açığa kavuşturulmasına ilişkin bulunduğu ve kaynaklandığı açıktır.                                                             Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalet bağıtını düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 
    Borçlar Kanununda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 390/2 maddesinde "vekil, müvekkiline karşı vekaleti hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir..." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi,ona  dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin birinci fıkrası uyarınca sorumlu olur. 
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında  bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz. 
    Ne varki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır. 
    Somut olaya gelince; davacı davada açıkça vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal  nedenine dayandığı halde mahkemece davanın "muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal tescil" davası olduğu kabul edilerek sonuca gidilmiştir.
    Bu durumda iddianın yukardaki ilkeler uyarınca  incelenmesi toplanan ve bu doğrultuda  toplanacak delillerin birlikte değerlendirilip varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken hukuki nitelendirmede hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren     HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına,  30.06.2009  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi