19. Ceza Dairesi 2017/4051 E. , 2017/10887 K.
"İçtihat Metni"
Ödeme şartını ihlal suçundan sanık ...’ın, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun 340. maddesi uyarınca 3 aya kadar tazyik hapsi cezası ile cezalandırılmasına dair, Mersin 4. İcra Ceza Mahkemesinin 12/01/2016 tarihli ve 2015/523 esas, 2016/4 sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığı’nın 12/07/2017 gün ve 5191 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 01/08/2017 gün ve KYB.2017-45378 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 22/03/2017 tarihli ve 2016/13038 esas, 2017/2603 sayılı ilamı ile “2004 sayılı Kanun"un 340. maddesi gereğince taahhüdü ihlal suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiğinden, 12/02/2015 tarihli taahhütnamede faiz olarak 173.333,33 Türk lirası belirtilmiş ise de, bu faizin hangi dönemleri kapsadığı, icra takibinin kesinleştiği tarihten taahhüt tarihine kadar işlemiş ve taahhüt tarihinden son ödeme tarihine kadar işleyecek faiz olup olmadığı konusunda herhangi bir açıklık olmadığı gibi alacaklının son ödeme tarihine kadar işleyecek faizden feragat beyanının da yer almadığı ve bu nedenlerle işleyen ve işleyecek faiz miktarının taahhüt tutanağında ayrı ayrı gösterilmemesi nedeniyle belirsizlik bulunduğu anlaşılmakla” bu konuda kanun yararına bozma yoluna gidilip gidilmeyeceği hususunda dosya tevdii edilmiş ise de, 12/12/2015 tarihli taahhüt tutanağında asıl alacak miktarının 320.000,00 Türk lirası olarak belirtildiği, işlemiş faiz miktarının 1.200,00 Türk lirası, takip sonrası faiz miktarının “Faiz 2” ibaresi ile 179.333,33 Türk lirası olarak belirtildiği, taahhüt tarihinden taksitlerin tamamının ödeneceği güne kadarki işleyecek faizin ise 20.301,79 Türk lirası olarak belirtildiği ve bu miktarında taahhüde dahil edilerek 579.567,57 Türk lirası üzerinden tutanak düzenlendiği anlaşılmakla, taahhüdün usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek bu hususta herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir
Ancak;
Dosya kapsamına göre, sanığın savunmasının tespiti için şikayet dilekçesinde gösterilen adresinin bulunduğu yer İcra Ceza Mahkemesine talimat yazıldığı, talimat yazısının bila ikmal iade edilmesi üzerine, mernis adresi tespit edilerek savunmasının alınması için Milas İcra Ceza Mahkemesine 20/11/2015 tarihinde yeniden talimat yazıldığı, sanık müdafii tarafından 23/11/2015 tarihinde vekaletname ibraz edilerek duruşmaya müdafii sıfatıyla kabulüne ilişkin dilekçe verildiği, talimat mahkemesince sanığın mernis adresine çıkartılan meşruhatlı davetiyenin tebliğini müteakip, 29/12/2015 tarihli duruşma öncesinde sanık müdafii tarafından talimat duruşmasına mesleki mazeret nedeniyle katılamayacağı ve sanığın Bodrum’da ikamet ettiği adres belirtilerek mazaret dilekçesi verildiği ve talimat evrakının işlemsiz olarak iade edildiği hâlde, sanığın müdafiisi tarafından beyan edilen adresine talimat yazılmaksızın savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Mersin 4. İcra Mahkemesi"nin 2015/523 Esas, 2016/4 Karar sayılı ilamına sanık müdafii tarafından itiraz edildiği ve Mersin 1. İcra Ceza Mahkemesi"nin 2016/25 D. İş sayılı dosyasından itirazın reddine karar verildiği anlaşılmakla, merci kararına karşı kanun yararına bozma yoluna gidilip gidilmeyeceği hususunda gereğinin takdir ve ifası için dosyanın Adalet Bakanlığı’na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 12/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.