(Kapatılan)16. Hukuk Dairesi 2021/3463 E. , 2021/5015 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TESCİL KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "dava konusu taşınmaz bölümlerinin imar planı kapsamında kalıp kalmadığının araştırılmadığı, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı"ndan gelen yazı cevabında (C) harfi ile gösterilen bölümün Bala-... devlet karayolu daraltma planına göre yol koridoru içinde kaldığı belirtilmesine rağmen kamulaştırmaya ilişkin bilgi ve belgelerin getirtilmediği açıklanarak çekişmeli taşınmaz bölümlerinin imar planı sınırları içinde kalıp kalmadığı, imar planı sınırları içinde kalıyorsa hangi yıl imar planı sınırları içine alındığı ve imar planının kesinleşip kesinleşmediğinin ... ve ... Büyükşehir Belediye Başkanlığından sorulması, kamulaştırma işlemine ilişkin tüm evraklar ve özellikle kamulaştırma haritasının bulunduğu yerden getirtilmesi, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan kişiler arasından seçilecek yerel bilirkişilerle aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, 3 kişilik ... mühendisinden oluşacak uzman bilirkişiler kurulu ve harita bilirkişisi huzuruyla yeniden keşif yapılması, bu keşif sırasında; yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmaz bölümlerinin öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, imar-ihya edilip edilmediği, edilmişse imar-ihyanın tamamlandığı tarihin etraflıca sorularak maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, bilirkişi ve tanık sözlerinin komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmesi, imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten imar planının onaylandığı tarihe kadar 20 yıllık kazanma süresinin dolup dolmadığının hesaplanması, 3 kişilik ... mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan taşınmazın toprak yapısı ile komşu taşınmazların toprak yapısı mukayese edilmek suretiyle imar-ihya öncesi ve sonrası niteliği, imar-ihyanın başlama ve bitiş tarihi, zilyetliğin sürdürülüş biçimi ve kullanım durumununun kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirleyen rapor alınması, harita bilirkişisine kamulaştırma haritasının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmesi, HMK"nın 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulması, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, fotogrametri harita mühendisi bilirkişisi tarafından düzenlenen 25.07.2016 tarihli rapor ve eki krokilerinde (A) harfi ile gösterilen 4.071,86 metrekare, (B) harfi ile gösterilen 36.659,28 metrekare taşınmazın sadece (B4) ile gösterilen 15.914,54 metrekare yüzölçümündeki kısmı ile (C) harfi ile gösterilen 2.775,38 metrekare yüzölçümündeki kısımlarının davacı ... adına tarla vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili ile davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Hükme esas teknik bilirkişi raporunda (B1) ve (B2) ile gösterilen bölümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; 25.07.2016 tarihli teknik bilirkişi raporunda belirtilen bölümlerin de dava konusu olduğu ancak bozma öncesi alınan teknik bilirkişi raporunda gösterilmediği belirtilmekle birlikte, bu taşınmaz bölümleri bozma öncesi alınan teknik bilirkişi raporunda gösterilmediğine ve Mahkeme’nin önceki tarihli bu kısımların dışında kalan bölümlere yönelik davanın kabulü yönündeki kararı da, davacı tarafça iddialarına konu kısmın eksik belirlendiği öne sürülmek sureti ile temyiz edilmediğine göre, bu kısımlara yönelik yöntemince açılmış bir dava bulunmadığı, bir diğer ifade ile bu kısımların davanın konusunu teşkil etmedikleri anlaşılmakta olup, dava konusu olmayan bölümlere yönelik temyizde hukuki yararları bulunmadığından davalı Hazine vekili ile davacı ... vekili’nin temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,
2 -Hükme esas bilirkişi raporunda (A), (A1), (B), (B3) ve (C) ile gösterilen bölümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Dosya içeriğine, mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı Hazine vekili’nin teknik bilirkişinin (A), (B4) ve (C) harfi ile gösterilen bölümlere yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.
(A1), (B3) ve (B) ile gösterilen kısmın (B4) ile gösterilen kısmı dışında kalan bölümüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 141/3. maddesi "mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak" yazılmasını zorunlu kıldığı gibi; bu zorunluluk, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. ve 298. maddelerinin de amir hükmüdür. Adil yargılanma hakkının garantileri arasında yer alan "aleni yargılanma ilkesi" ve "hukuki dinlenilme hakkı" da, kararların gerekçeli olmasını zorunlu kılar. Bu prensiplerin amacı, yargılama sürecini ve kararın verilişini kamu denetimine açık tutmak suretiyle adaletin yerine getiriliş biçimini görünür kılmak, kamu eliyle karar verme sürecini denetleyerek kişinin adil yargılanma hakkını güvence altına almak ve adalete güveni korumaktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/1-c maddesi uyarınca gerekçenin; "tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri" göstermesi gerekir. Bir başka anlatımla; gerekçe, hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklanmasıdır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu bulunması zorunlu olduğu gibi, duruşmada tefhim edilen hüküm sonucuna nasıl ulaşıldığını açıklamayan ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesi de mümkün değildir. Somut olayda mahkemenin kararı incelendiğinde, kararın gerekçe bölümünde, temyize konu taşınmaz bölümlerine ilişkin olarak toplanan delillerin tartışılıp değerlendirilmediği, sabit görülen vakıalara nasıl ulaşıldığı, bunlardan çıkarılan sonuçlar ile bunların hukuki sebeplerinin neler olduğu hususlarında açıklama yapılmaksızın hüküm kurulduğu görülmektedir. O halde; Mahkemenin kararının bu bölümler yönüyle gerekçe içermediği açık ve tartışmasız olup, denetime elverişli bir hukuki gerekçe gösterilmeden hüküm kurulmuş olması Anayasa"nın 141. ve HMK"nın 297. maddeleri hükmüne uygun bulunmadığından, hükme esas bilirkişi raporunda (A1), (B3) ve (B) ile gösterilen kısmın (B4) ile gösterilen bölümü dışında kalan kısmına yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre bu kısımlara ilişkin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.06.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.