10. Hukuk Dairesi 2015/4279 E. , 2016/6657 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağını teşkil eden 5510 sayılı Kanunun 76. maddesinin 4. fıkrasında, iş kazası ile meslek hastalığı, işverenin kastı veya genel sağlık sigortalısının iş sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı davranışı sonucu olmuşsa, Kurumca yapılan sağlık hizmeti giderlerinin işverene tazmin ettirileceği, son fıkrasında, genel sağlık sigortalısına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere kastı veya suç sayılır bir davranışı veya ilgili kanunlarla verilmiş bir görevi yapmaması ya da ihmali nedeniyle Kurumun sağlık hizmeti sağlamasına veya bu kişilerin tedavi süresinin uzamasına sebep olduğu mahkeme kararıyla belirlenen üçüncü kişilere, Kurumun yaptığı sağlık hizmeti giderlerinin tazmin ettirileceği açıklanmıştır.
Yine, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hâkimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hâkiminin, ceza hâkiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkûmiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı benimsenmiş bulunmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.02.2012 gün 2011/19–639 Esas, 2012/30 Kararı; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 gün ve 2009/4–13 Esas, 2009/12 Karar; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.04.2010 gün ve 2010/2–76 Esas, 2010/77 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere düşme, takipsizlik, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar kesinleşmiş mahkûmiyet kararları olarak kabul edilemeyecektir.
5237 sayılı Yasanın 29. maddesi haksız tahrik indirimini düzenlemiş olup; ceza sorumluluğunu ve bu kapsamda failin kusurunu azaltan bir neden olarak “haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmi dört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.” hükmünü içermektedir. Bu hüküm nedeniyle sigortalının ölümüne yol açan olayda haksız tahrike neden olan sigortalının, failin kusurunu etkilemesi nedeniyle tahrik oranlarına göre 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 51 ve 52. (818 sayılı Borçlar Kanunu 43. ve 44. maddeleri) maddeleri hükümlerine göre değişen oranlarda indirim yapılarak sonuca gidilmesi gereği dairemizin ve giderek Yargıtay’ın istikrar kazanmış içtihadıdır.
Olayla ilgili olarak açılan .... Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/5 esas ve 2015/72 karar sayılı ceza davasında eldeki dosyanın davalısı hakkında 2 yıl 6 ay hapis cezasının ertelenmesine karar verilmiş, ceza davası temyiz incelemesine esas olmak üzere Yargıtay"a gönderilmekle kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece ceza davasının akıbeti araştırılarak, o davada alınan kusur raporları, tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilip, zararlandırıcı sigorta olayındaki kusur oran ve aidiyetleri konusunda, kazanın meydana geldiği iş kolunda ve işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında uzman bilirkişilerden oluşa uygun kusur raporu alınması ve hâsıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Mahkemece, yukarıda yapılan maddi ve hukuki olgulara göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucunda, kusur raporu alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraflar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 26.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.