Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/4148
Karar No: 2009/7517

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/4148 Esas 2009/7517 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, bir binanın paydaşı olduğunu ancak davalı şirketin binanın bodrum, giriş ve çekme katlarını kullanarak ecrimisil yarattığını ileri sürerek dava açmıştır. Mahkeme, davalının bodrum ve çekme katlara müdahalesinin tespit edildiğini belirterek elatmanın önlenmesi isteğini kabul etmiş, ecrimisil isteğini ise kısmen kabul etmiştir. Ancak kararın gerekçesinin ve hükmünün tutarsız olması sebebiyle, hükmün BOZULMASINA karar verilmiştir. Kararda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 376, 381 ve 389. maddelerinin uygun kullanımının önemi vurgulanmaktadır. HUMK 376 ve 388. maddelerine göre tarafların tüm delilleri toplandıktan sonra duruşma sonunda hakim, kararın gerekçesi ile birlikte hüküm sonucunu yazmalı ve gerekçeli karar daha sonra yazılabilir. HUMK 389. maddesi uyarınca aleniyet kazanan kısa karar ile gerekçeli karar uyumlu olmalıdır. Bu ilke ve yasa hükümlerinin ihlali, yargılama sürecinde aleniyetin bozulması ve yargı kararlarının güvenirliğini zedelemektedir.
1. Hukuk Dairesi         2009/4148 E.  ,  2009/7517 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 31/12/2008
    NUMARASI : 2007/619-2008/446

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, üzerinde 5 katlı bina bulunan . parsel sayılı taşınmazın paydaşı olduğunu, davalı şirketin binanın 4. katında kiracı olmasına karşın, bodrum katını depo, giriş katını büro, çekme katını da yemekhane olarak kullanmak suretiyle belirtilen yerleri işgal ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, çekişmeli taşınmazın bodrum ve çekme katına davalı müdahalesinin saptandığı gerekçesiyle, elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin ise kısmen kabulüne karar  verilmiştir.
    Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. 
    Tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.  
    Ne varki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.            
    İşte bu gibi hallerde, HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.  
    Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek mahkemece kısa kararda yer almadığı halde gerekçeli kararda “18.12.2007 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal ve değişen faizi ile birlikte davalıdan tahsiline” denilerek kısa karar ile çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 Sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,   29.6.2009  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi