Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/462 Esas 2020/5883 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/462
Karar No: 2020/5883
Karar Tarihi: 20.10.2020

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/462 Esas 2020/5883 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacılar, murisleri ile davalı banka arasında tüketici kredisi sözleşmesi yapıldığını ve bu sözleşme kapsamında sigortalı murisin vefat etmesi durumunda vefat tazminatının ödenmesi gerektiğini iddia ederek tazminat talep etmiştir. Davalı ise sigortalının sağlık beyan formunu doğru beyan etmediğini ve vefat sebebinin sözleşme öncesi var olan ancak bildirilmeyen hastalığından kaynaklandığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme, sigortalının rahatsızlıklarını bilmediği davalı sigorta şirketinin tazminat yükümlülüğü bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacıların temyiz başvurusu sonucunda Bölge Adliye Mahkemesi, kanıtlanamayan davanın reddine hükmetmiştir. Temyiz başvurusu reddedilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır.
Kanun Maddeleri: HMK'nın 355-371 maddeleri, 370/1. madde.
17. Hukuk Dairesi         2019/462 E.  ,  2020/5883 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ankara 3. Tüketici Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili; müvekkillerinin murisi ile dava dışı banka arasında tüketici kredisi sözleşmesi akdedildiğini, Kredi sözleşmesinin 8.3. maddesi gereğince davalı ile muris arasında 12.05.2014-12.05.2015 tarihlerini kapsayan "Uzun Süreli Kredi Hayat Sigorta Poliçesi" akdedildiğini, sigortalı murisin 16.03.2015 tarihinde vefat ettiğini, sigorta poliçesinin önceden müzakere edilmeksizin, aydınlatma yükümlülüğü yerine getirilmeden, sözleşmenin incelenmesi için makul bir süre verilmeden düzenlenen matbu olarak doldurulmuş sağlık beyan formuna dayanılarak hazırlanan poliçede belirlenen vefat tazminatının ödenmesi gerektiğini, bilgilendirme yapıldığının ispat yükünün davalı sigortacıya ait olduğunu, şüphe halinde sigortalı lehine hüküm kurulması gerektiğini belirterek, 52.500,00 TL"nin avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; rehin alacaklısının muvafakatının alınması gerektiğini, poliçe kapsamında sigortalının sağlık beyan formunu gerçeğe uygun olarak bildirmediğini, poliçenin başlangıç tarihinden önce kalp hastalıkları bulunduğunu, vefat sebebinin sözleşme öncesi varolan ancak bildirilmeyen hastalığından kaynaklandığını, kasten doğru beyan yükümlülüğünü yerine getirmeyen sigortalının sigorta poliçesi öncesinde mevcut hastalıkları ile vefat sebebi arasında illiyet bağı bulunduğundan müvekkili şirketin tazminat ödemek zorunda olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, sigortalının kredi kullandığı tarihte hastalığının bilgisine sahip olması ve rahatsızlıklarını davalı sigorta şirketine bildirmemesi nedeniyle davalı sigorta şirketinin sigorta sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüğünün bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, bilirkişi raporu alınması yönünde verilen ara karar gereği davacılara verilen kesin süre içerisinde masraf yatırılmadığı gerekçesiyle davacıların sair itirazları reddedilerek istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kanıtlanamayan davanın reddine, karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    İlk derece mahkemesince verilen karara yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye
    Mahkemesi’ne gönderilmesine, aşağıda dökümü yazılı 10,00 TL kalan onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına 20/10/2020 gününde oybirliği ile karar verilmiştir.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.