Esas No: 2016/14503
Karar No: 2020/5980
Karar Tarihi: 22.12.2020
Danıştay 4. Daire 2016/14503 Esas 2020/5980 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/14503
Karar No : 2020/5980
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … İnşaat Tekstil Nakliyat Harfiyat Hurda Metal İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirketin vergi mükellefiyetinin re'sen terkin edilmesine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; dava konusu işlemin dayanağı olan vergi tekniği raporundaki tespitlerin, davacı şirketin münhasıran sahte fatura ticareti yapmak maksadıyla mükellefiyet tesis ettirdiğini kabule yeterli olduğundan, bu rapora dayanılarak mükellefiyetinin re'sen terkin edilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Vergi tekniği raporunda ve bu rapor esas alınarak verilen Mahkeme kararında, şirketin adresinde bulunamadığından sahte belge düzenleyicisi olduğu sonucuna varılmış ise de, adres değişikliklerinin Ticaret Sicil gazetesinde ilan ediliği ve buna ilişkin bilgilendirmenin vergi dairesine yapıldığı, dolayısıyla dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Karşı oyda açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davası, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılabilecek davalar şeklinde tanımlanmış olup, idari yargı yerinin görevi, idari işlemin tesis edildiği tarihte yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olup olmadığının denetlenmesidir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 5228 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 2. fıkrasında, işi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi veya başkaca bir ticarî, ziraî ve meslekî faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi halinde, mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunacağı ve mükellefiyet kaydının vergi dairesince terkin edileceği, bu durumun, ilgili kamu kurum ve kuruluşu ile kamu kurumu niteliğindeki meslek üst kuruluşuna da bildirileceği hükmüne yer verilmiştir.
Davalı idarenin 2004/13 sayılı Uygulama İç Genelgesi'nde de, ticari, zirai veya mesleki kazanç sahibi gerçek kişiler ve ortaklıklar ile tüzel kişi mükelleflerden, birbirini izleyen iki döneme ait katma değer vergisi beyannamesini vermeyenlerin işyeri ve ikametgah adreslerinde, ayrıca tüzel kişi mükelleflerin kanuni temsilcilerinin ikametgah adreslerinde, katma değer vergisi beyannamesi verilmeyen son dönemi izleyen ay içerisinde gerekli yoklama işlemleri yapılarak, ilgililerin işlerini ne zaman terk ettikleri, işyerinin yoklama tarihindeki durumu, işyerinde başkaları faaliyet gösteriyorsa hangi tarihten itibaren orada faaliyet gösterdikleri, mükellefin mesleği ile ilgili teşekkül, birlik veya oda kayıtlarında yer alan bilgiler ile işyeri ve ikametgah adreslerinin bulunduğu yer muhtarlık kayıtları araştırılarak, adres değişikliği yapılıp yapılmadığı hususlarının tespit edileceği, belirtilen araştırma ve yoklamaların tamamlanmasını takip eden otuz gün içinde mükellefin bilinen adreslerinde, dosyadan sorumlu servis şefinin de katıldığı ikinci bir yoklama yapılarak, ilgilinin bilinen adreslerinde bulunamadığını teyit eden bir yoklama fişinin tanzim edileceği, yapılacak araştırma ve yoklamalar sonucunda, işini terk ettiği tespit edilen, bilinen adreslerinde bulunamayan ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilemeyen mükelleflerin mükellefiyet kayıtlarının, ilgili müdür yardımcısının önerisi ve vergi dairesi müdürünün onayı ile terkin edileceği belirtilmiştir.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerden, münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği anlaşılan mükelleflerin mükellefiyetlerinin, ancak bir vergi incelemesi sonucunda düzenlenecek raporla tespiti edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi halinde; işi bırakma bildiriminde ve iş yeri adresinde bulunamayan mükelleflerin mükellefiyetlerinin ise, 2004/13 sayılı iç genelge gereğince yapılacak araştırma sonucunda terkin edileceği anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirketin adresinde 29/09/2010 tarihinde yapılan yoklamada, mükellefin adreste faaliyette olmadığının tespiti üzerine 31/08/2010 tarihi itibariyle mükellefiyetinin re'sen terkin edildiği, Mahkeme kararına esas alınan … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporunda da mükellefiyetin 31/08/2010 tarihi itibariyle re'sen terkin edildiği hususunun belirtildiği, sonuç kısmında da re'sen terk tarihinden sonra da fatura düzenlediğinin tespit edilmesi nedeniyle mükellefiyetin re'sen terkin edildiği tarihin 30/04/2013 olarak dikkate alınmasının gerektiğinin belirtildiği; Mahkemece, dava konusu işlemin dayanağı olan vergi tekniği raporundaki tespitlerin, davacı şirketin münhasıran sahte fatura ticareti yapmak maksadıyla mükellefiyet tesis ettirdiğini kabule yeterli olduğundan, bu rapora dayanılarak mükellefiyetinin re'sen terkin edilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, davacı şirketin mükellefiyetinin, 29/09/2010 tarihinde yapılan yoklamada adreste faaliyette olmadığının tespiti üzerine 31/08/2010 tarihi itibariyle re'sen terkin edildiği, bu tarih itibariyle yukarıda sözü edilen terk nedenlerinin bulunmadığı, 13/08/2013 tarihli vergi tekniği raporunun söz konusu işleme dayanak alınamayacağı anlaşıldığından, dava konusu işlemde de şekil ve sebep unsurları yönünden hukuka uygunluk, Mahkemenin dava konusu işlemin sebebine yönelik değerlendirmesinde ve açıklanan gerekçeyle verilen kararında da yasal isabet bulunmamaktadır.
Bu nedenle; Mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.