Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/11559
Karar No: 2016/1216
Karar Tarihi: 08.02.2016

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/11559 Esas 2016/1216 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2015/11559 E.  ,  2016/1216 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVALILAR : 1-...
    2-...

    Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-

    Davacı vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın tam kusurlu olarak, şirketleri tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigortalanan araca çarpmasıyla trafik kazası meydana geldiğini, kazada oluşan hasar nedeniyle sigortalılarına 24.05.2012 tarihinde 12.769,00 TL. ödediklerini, bu bedelin ödeme tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili, duruşmada alınan beyanında, davalının aracını haricen satmış olduğunu ve zarardan sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
    Davalı ..., usulüne uygun tebligata rağmen, davaya cevap vermemiş ve duruşmaları da takip etmemiştir.
    Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı ... hakkındaki davanın, olay tarihinde araç maliki olmaması nedeniyle reddine; davalı ... hakkındaki davanın kısmen kabulü ile 3.135,00 TL"nin ödeme tarihi olan 24.05.2012 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte bu davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, kasko sigorta poliçesi gereği sigortalısına hasar bedeli ödeyen davacı sigortacının ödediği bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
    ../...
    ....


    Davacı taraf, dava dışı sigortalısı ile aralarında imzalı kasko poliçesi gereği ödeme yaptıktan sonra, sigortalılarına ait araca çarparak hasara yol açan aracın maliki ve sürücüsü olduğunu iddia ettiği davalılara karşı rücuen tahsil istemli davayı açmıştır. Davalı ... vekili, davalının aracını kazadan önce haricen sattığı gerekçesine dayalı olarak araç işleteni sıfatının bulunmadığından bahisle davanın reddini savunmuş ve bu savunmasını desteklemek amacıyla da 18.03.2012 tarihli adi yazılı satım sözleşmesini sunmuştur. Mahkeme tarafından da davalının bu savunmasına itibar olunarak ve sunulu sözleşmeye dayanılarak, olay tarihinde davalının araç maliki olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı ..."ın maliki olduğu iddia olunan araca ilişkin olarak ilgili .... Müdürlüğü"nden getirtilen tescil kaydına ilişkin yazı cevabı incelendiğinde ise; gelen kaydın kaza tarihini kapsamadığı görülmektedir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
    İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı ....nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır.Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay"ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
    2918 sayılı KTK"nın 85. maddesi “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir.

    ../...
    ...

    Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay"ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
    Bunun yanında, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 20/d maddesinde “Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılır. Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir” hükmünü içermektedir. Görüldüğü gibi Yasa"nın 20/d maddesinde tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin ancak noterler tarafından yapılacağı hükmüne yer verilmiştir. Ancak böyle bir satış ve devir işlemi araç üzerindeki mülkiyet hakkını devre elverişlidir. Bu devrin yöntemince aracın kayıtlı olduğu tescil müdürlüğüne bildirilmemesi yüzünden aracın tescil kaydında bir değişiklik yapılmaması satışa konu aracın mülkiyetinin geçişini engellemez ise de, anılan yasa maddesinde belirtilen türden resmi bir satış ve devir işlemi yapılmaksızın, satış işlemine dayalı olarak işleten sıfatının ve araç üzerindeki mülkiyet hakkının devredildiğinin kabulü mümkün değildir.

    ../......

    Bu durumda, yukarıda anılan 2918 sayılı KTK"nun 3. maddesi ve 20/d maddesi birlikte göz önünde bulundurularak mahkemece yapılması gereken ilk iş, kazaya karışan aracın davalı ... adına kaza tarihi itibariyle tescil kaydı bulunup bulunmadığının ilgili....Müdürlüğü"nden sorulmasıdır. Aracın kaza tarihi itibariyle bu davalı adına tescilli olduğunun saptanması halinde, aracın maliki olan bu kişi tarafından aracın kanunen aranan resmi şekle uygun olarak diğer davalıya satışının yapıldığını gösterir herhangi bir kaydın bulunmadığı, haricen satım hususunu kabulünün 3. kişi konumunda bulunan davacı sigortacıya karşı ileri sürülmesinin mümkün olmadığı gözetilerek; araç işleteni sıfatı devam eden davalı ..."ın da zarardan sorumlu olduğu gözetilerek hüküm tesisi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle bu davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
    2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
    SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 08/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi