10. Hukuk Dairesi 2016/1015 E. , 2016/6640 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki KURU, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Eldeki davada da ilk bozma kararımıza uyulmasına rağmen, bomza gereklerinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedimesi mümkün olmayıp, davacı ile yeniden evlendiği eşinin evlenmeden önceki ve 01.10.2008 tarihinden sonraki dönem hakkında adres araştırması yapılmaksızın karar verildiği, diğer taraftan davacı ile yeniden evlenmeden önce eski eşinin 18 yaşından büyük çocuklarının bulunduğu anlaşılmakta olup, çocukları ile kişisel ilişkisinin nerede ve ne şekilde gerçekleştiği hususlarının da araştırılmadığı, davalının ise cevap dilekçesinde çocukların evlilik çağına gelmesi nedeniyle görüştüklerini belirtmesi karşısında, mahkemece ilk bozma kararımızda belirlenen şekilde, 5510 sayılı Yasanın 59’uncu maddesi kapsamı da dikkate alınarak, kurumca yapılan denetim ve sonucunda düzenlenen tutanak içeriğinde davalının eski eşinin ev sahibinin beyanları dikkate alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.