10. Hukuk Dairesi 2020/548 E. , 2021/3818 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2019/154-2019/442
Dava, haczin kaldırılması ile borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacılar ve davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir.
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. 6183 sayılı Kanunun 58.maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur.
Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 54. maddesi hükmü uyarınca da süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi de maddede belirtilen cebren tahsil şekillerinden birisidir. Bu bağlamda, borçtan dolayı cebren tahsile geçmeden önce anılan Kanunun 55. maddesi hükmünde öngörülen bilgilerin tümünü içeren bir ödemeye çağrı yazısının “ödeme emri” nin tebliğ edilmesi yasal zorunluluktur. Bir başka ifade ile kamu alacağı için “ödeme emri” çıkarılmadan ve icra takibi kesinleştirilmeden haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulması kanuna aykırıdır.
Davacılar, dava dışı ... Turizm A.Ş.’nin ödenmemiş prim borçları nedeniyle 2009/15718 sayılı icra takibi nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitini, konulan hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece, ... tarafından açılan davanın reddine, davacı ... tarafından açılan dava için, 2009/15718 Sayılı takip dosyasından kaynaklanan; 2008/4-5-6-7-8 ve 9. aylara ilişkin prim borçlarından sorumlu olamayacağı gözetilerek bu aylardaki prim borcu bakımından yapılan takibin iptaline, 2009/10-11-12 ve 2009/1-2-3-4-5-6 dönemine ilişkin 2009/15718 sayılı takip dosyasından kaynaklanan prim borcunun iptaline ilişkin talebinin sorumluluğu bulunduğu anlaşılmakla reddine, 2009/15718 esas sayılı icra dosyasında konulan hacizlerin kaldırılması talebinin borca yeter miktarı yönünden devamı ile, borçlu olduğu miktar haricinde kalan hacizlerin kaldırılmasına, kurum aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğinden icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamına göre, dava konusu edilen 2009/15718 sayılı ödeme emrinin ... Turizm A.Ş. adına, 26.10.2009 tanzim tarihli, 2008/4 ila 12 ve 2009/1 ila 6. aylara ait 24.247,05TL tutarında prim borcu için düzenlendiği, ... adına düzenlenen tebliğ zarfı ile şirket adresinde 12.09.2010 tarihinde ...’a tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacılara yöntemince tebliğ edilip kesinleşmiş ödeme emri olup olmadığı belirlenmeli, dosya içeriğinde 24.247,05TL tutarında prim borcu için düzenlenen 2009/15718 sayılı tek ödeme emri bulunması, hacizlere konu edilen borç döneminin ise 2008-2012 olarak belirtilmiş olmasına rağmen mevcut ödeme emrindeki borç dönemlerinin 2008 ve 2009 yılı muhtelif aylarına ilişkin bulunması da gözetilerek mevcut çelişki giderilmeli, bu kapsamda 2009-2012 dönemine ilişkin Kurumca yapılan takip ya da ödeme emri tebliğinin söz konusu olup olmadığı da araştırılıp belirlenmeli, davacıların yönetim kurulu üyesi, üst düzey yönetici ve yetkili oldukları dönemlerin başlangıcı ve sonu itibariyle belirlendikten sonra Kurumca konula hacizlerin yerinde olup olmadığı ve söz konusu borçlardan dolayı davacıların sorumlu olup olmadığı hususları açıklığa kavuşturulmalı, diğer taraftan dava dışı anonim şirketin dava konusu edilen borçları nedeniyle yapılandırma talebi olup olmadığı, ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılarak söz konusu borçların bu kapsamda konusuz kalıp kalmadığı belirlenip hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacılar ve davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 23.03.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.