10. Hukuk Dairesi 2015/280 E. , 2016/6627 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, itirazın iptali ile icra-inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı olan 1479 sayılı Kanun Ek 11’inci maddesi kapsamında sigortalı ve ilgilileri sağlık sigortası yardımlarından faydalandırmak için yasa koyucu tarafından ilk kez 05.11.1985 gün ve 3235 sayılı Kanun hükümleri ile düzenleme yapılmıştır. 3235 sayılı Kanunun 1’inci maddesi ile 1479 sayılı Kanuna eklenen Ek 11’inci maddesinde; sağlık sigortası yardımlarından; anılan Kanuna tabi sigortalılar ile eş ve bakmakla yükümlü oldukları çocukları, ana ve babalarının, yaşlılık ve malûllük aylığı almakta olanlar ile eş ve bakmakla yükümlü oldukları çocukları, ana ve babalarının, ölüm aylığı almakta olanların yararlanacağı belirtilmiş; söz konusu madde, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 37’nci maddesi ile değiştirilerek; bu Kanunun 24’üncü maddesine göre sigortalı olanlardan; sigortalılığı devam edenler ile eş ve bakmakla yükümlü oldukları çocukları, ana ve babalarının, yaşlılık ve malûllük aylığı almakta olanlar ile eş ve bakmakla yükümlü oldukları çocukları, ana ve babalarının, ölüm aylığı alanların sağlık sigortası yardımlarından yararlanacakları hüküm altına alınmıştır. 15.02.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5454 sayılı Kanunun 8’inci maddesi ile madde bir kez daha değişikliğe uğrayarak “Bu Kanun ile 2926 sayılı Kanuna göre;
a)Zorunlu sigortalı olanlar ile eş ve bakmakla yükümlü oldukları çocukları, ana ve babaları,
b)Yaşlılık ve malûllük aylığı bağlananlar ile eş ve bakmakla yükümlü oldukları çocukları, ana ve babaları,
c)Ölüm aylığı alanlar, sağlık sigortası yardımlarından yararlanırlar.
Birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerine göre sağlık yardımlarından yararlananlar hakkında bu Kanunun geçici 7’nci maddesi hükümleri uygulanır. İsteğe bağlı sigortalı olarak aylık alanlar veya bunların hak sahipleri, talepleri halinde sağlık sigortasından yararlanabilirler.”şeklinde düzeleme yapılmıştır.
Diğer taraftan; kanun koyucu tarafından 1985 yılında getirilen sağlık sigortası düzenlemesi ile doğabilecek sorunların giderilmesi amacıyla 3235 sayılı Kanunun 2’nci maddesi ile 1479 sayılı Kanuna geçici 7’nci madde eklenmiştir. Madde “Aylık alanlardan kesilecek sağlık sigortası primi” başlığını taşımakta olup, birinci fıkrasında; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Kurumdan aylık almakta olanların aylıklarından on yıl süre ile kesilecek prim oranlarının, sağlık sigortası fonunun gelir gider muvazenesi de göz önünde bulundurularak, her yıl Bakanlar Kurulunca belirleneceği, ancak bu oranın %5"den az %10"dan fazla olamayacağı; ikinci fıkrasında, Kanunun yürürlük tarihinden sonra aylık bağlananlar ile hak sahiplerinin aylıklarından kesilecek sağlık sigortası priminin, sigortalının daha önce ödediği süreler dahil on yılı geçemeyeceği açıklanmıştır.
1479 sayılı Kanunun hastalık sigortasının kapsamını belirleyen Ek 11’inci maddesinin 4956 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hükmüne göre; 1479 sayılı Kanuna tabi, zorunlu sigortalı, isteğe bağlı sigortalı ayırımı yapılmaksızın tüm aktif sigortalılarla pasif sigortalıların, anılan madde çerçevesinde sağlık yardımlarından yararlanma hakkına sahip olmaları karşısında; Ek 11’inci maddede 4956 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin yürürlüğe girmesinden önce, Bağ-Kur’dan yaşlılık aylığı almaya hak kazanmış bulunan davalının, pasif sigortalı olarak anılan Kanuna göre hastalık sigortası kapsamında bulunduğunun kabulü ile diğer taraftan 24.7.2003 gün ve 4958 sayılı Kanun ile sağlık sigortası kapsamından çıkarılan isteğe bağlı sigortalıların sağlık sigortasından yararlanabilmeleri için, aynı Kanunla getirilen ve başvuruda bir süre öngören geçici 23. madde hükmünün somut olayda uygulama yerinin bulunmadığı, 1479 sayılı Kanunun geçici 7’inci maddesi hükmü gereği, 10 yıla tamamlayıcı olarak kesilecek sağlık sigortası primlerinin, davacı Kurum tarafından, davalıdan tahsilinin her zaman mümkün olduğu ve davacı Kurumun dava konusu döneme ilişkin sağlık harcamalarını istirdata hakkının bulunmadığı hususu da dikkate alındığında verilen karar yerindedir.
Ne ki, İcra ve İflas Kanunu"nun 67/2. maddesi gereğince, itirazın iptali davasında takip borçlusunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine red veya hükmolunan tutarın %40"ından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkûm edilir. Kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için, alacaklının icra takibinde haksız olmasının yanında kötüniyetli olması da gereklidir.
Diğer taraftan, 5510 sayılı Yasa’nın 108/c maddesi gereğince 01.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren aynı Yasanın 88/18. Maddesinde, Kurumun taraf olduğu her türlü dava ve icra takiplerinin kısmen veya tamamen aleyhe neticelenmesi halinde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nda yazılı tazminat ve cezaların Kurum hakkında uygulanmayacağı belirtilmiştir.
Bu açıklamalar karşısında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’nın 88/18. maddesinin somut ihtilafa uygulanacağının kabulü gerekmekte olup, Mahkemece, davacının kamu kurumu olup; kötüniyetli olmasının mümkün bulunmadığı, belgeler üzerinden yaptığı inceleme ile davalı aleyhine takibe geçtiği gözetilmeksizin kötüniyet tazminatı ile sorumluluğuna hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç : Hükmün davacı aleyhine kötüniyet tazminatına ilişkin “1.” paragrafında yer alan “asıl alacağın %20’si tutarında icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine” ibaresinin hükümden silinerek çıkarılmasına ve bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 25.04.2016 gününde karar verildi.