Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/6561 Esas 2009/7339 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/6561
Karar No: 2009/7339

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/6561 Esas 2009/7339 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı, kayden davalı adına olan taşınmazın kıyıda kalan kısmının tapu kaydının iptali ile yapılan elatmanın önlenmesini istemiştir. Mahkeme, taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak, davalı tarafın temyiz etmediği karar, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dosyanın incelenmesi sonucunda, çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin 9.7.1982 tarihinde yapıldığı ve 22.4.1983 tarihinde kesinleştiği ve davanın 21.5.2007 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 12. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle, mahkeme kararı hak düşürücü süreden dolayı reddedilmiştir. Kanun maddeleri olarak, Anayasanın 43, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/C maddesi ve 5841 Sayılı Yasanın 2. maddesi, 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen hükümler ve 3. maddesi ile eklenen geçici 10. madde gösterilebilir.
1. Hukuk Dairesi         2009/6561 E.  ,  2009/7339 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ECEABAT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 12/11/2008
    NUMARASI : 2008/47-2008/68

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, kayden davalı adına olun .. parsel sayılı taşınmazın kıyıda kalan kısmının tapu kaydının iptali ile bu bölüme yapılan elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davaya yanıt vermemiştir.
    Mahkemece,  taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi ’nın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.                             
     
    Dava, çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptal ve sicilin kütükten terkini ile elatmanın önlenmesi isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
    Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; çekişme konusu taşınmazın kadastro tespitinin 9.7.1982 tarihinde yapıldığı, 22.4.1983 de kesinleştiği ve davanın 21.5.2007 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
    Her nekadar, nizalı taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içinde kalan bölümü devletin hüküm ve tasarrufu altında ve kamu malı niteliğinde özel mülkiyete konu olamayacak (Anayasanın 43, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/C maddesi gereğince) yerlerden olduğu keşfen saptanmış ise de; 25.2.2009 tarihinde kabul edilip, 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen "bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmasızın uygulanır" ve 3. maddesi ile eklenen geçici 10. maddesinin " bu kanunun 12. maddesinin 3. fırkası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır" şeklindeki hükmü gözetildiğinde kadastro tespitinin kesinleştiği tarih olan 22.4.1983 ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 Sayılı Yasanın 12.maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu sabittir.
    Hemen belirtilmelidir ki; kural olarak sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının kazanılmış hak (usulü müktesep hak) ilkesinin 28.6.1960 tarih, 21/9 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince istisnai niteliği gereği kesin hüküm halini almamış eldeki davalarda da gözetilmesi ve uygulanması gerekeceği tartışmasızdır. Öte yandan, yürürlüğe konulan hükümler kamu düzeniyle ilgili bulunduğundan ve re"sen gözetilmesi gerektiğinden somut olayda, aleyhe bozma yasağı ilkesinin de uygulanma yeri bulunmadığı izahtan varestedir.

    Hal böyle olunca; yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gözetilerek davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
    Öyleyse, Hazinenin tüm temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Davalının temyiz itirazlarının belirtilen nedenlerle kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  24.6.2009  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.