10. Hukuk Dairesi 2015/25026 E. , 2016/6606 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilâmına uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ise de bozma ilamının gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Davaya konu olayda; ... Tic. Ltd. Şti. temsil ve ilzama yetkili müdürü olan davacı hakkında, anılan şirketlerin prim borçlarından dolayı davaya konu ödeme emrinin tanzim edildiği anlaşılmaktadır.
Ticaret sicil kayıtlarına göre, davacının anılan şirkette 08.03.2005 tarihinden itibaren temsil ve ilzama yetkili şirket müdürü olduğu, bu yetkisinin 17.11.2005 tarihinde sona erdiği anlaşılmakta olup, temsil ve ilzama yetkili olduğu tarihler arasındaki dönem yönünden, prim alacaklarına ilişkin olarak 506 sayılı Yasa"nın 80. maddesi ile getirilen özel nitelikteki düzenleme davanın yasal dayanağıdır. Bu maddeye göre, sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludurlar. Bu özel düzenleme karşısında, davacının temsil ve ilzama yetkili olduğu tarihler arasındaki dönemde muaccel hâle gelen şirketin borçlarından işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı anılan Yasa gereğidir.
Her kanunun yürürlükte olduğu dönemde uygulanması gerektiğine ilişkin genel hukuk kuralı nedeniyle 6183 sayılı Yasa"nın mükerrer 35. maddesine 04/06/2008 tarihinde 5766 sayılı Yasa"nın 4. maddesiyle eklenen fıkraların uygulanmasına olanak bulunmadığı gibi Anayasa Mahkemesi"nin anılan fıkralara yönelik iptal kararının da eldeki davaya konu olaya bir etkisi bulunmamaktadır.
6645 sayılı Kanunun 54. maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 61. Maddede, “ … bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla haklarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre iflas kararı verilmiş ve işlemleri devam eden, iflas tasfiyesi sonuçlanmış olan şirketlerin borçlarından, 506 sayılı Kanunun mülga 80"inci ve bu Kanunun 88"inci maddesi çerçevesinde müşterek ve müteselsil sorumluluğu bulunanlardan şirket yönetim organlarında görev almayan ve sermaye sahibi olmayan kanuni temsilciler ve üst düzey yönetici veya yetkilileri hakkında Kurum alacaklarından dolayı Kurumca 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre icra takibi başlatılmış olsun veya olmasın ilgili mevzuata ilişkin müşterek ve müteselsil sorumlulukları sona erer, yapılan takipler sonlandırılır ve bu kişiler hakkında uygulanan hacizler kaldırılır. Haklarında icra takibi başlatılmış olanlardan, bu işlemlere karşı dava açmış olanların bu madde hükmünden yararlanabilmeleri için bu davalarından feragat etmeleri şarttır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce ilgililerin şahsi mal varlıklarından tahsil edilmiş olan tutarlar ret ve iade edilmez….” hükmüne yer verilmiş olup, anılan hükme göre, ilgili kişilerin sorumluluklarının sona ermesi için, öncelikle iflasına karar verilmiş ve işlemleri devam eden, yada tasfiyesi sonuçlanmış bir şirkete ait borcun bulunması, ilgilinin şirkette pay sahibi olmaması ve şirket yönetim organlarında görev almaması gerekmektetir. Davaya konu olayda, asıl borçlu şirketin iflasına yönelik bir karar bulunmadığı gibi, davacının da şirket müdürü olarak şirket yönetim organında görev aldığının belirgin olması nedeni ile anılan maddenin eldeki davada uygulanabilirliği bulunmamaktadır.
Hâl böyle olunca, mahkemece, davacının şirkette temsil ve ilzam yetkisinin kalktığı 17.11.2005 tarihi sonrasında 2005 yılı 11. ayına ilişkin prim borçlarının bu ayı takip eden 12. ayda muaccel hâle geldiği de gözetilerek, davacının dava dışı şirkette pay sahibi olmadığı, bu hâlde ödeme emrine konu 2005 yılı 11. ve 12. aylara ait prim borçlarından sorumluluğunun bulunmadığı, 2005/3-2005/10. aylar arasındaki pirim borçlarından ise yukarıda anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde sorumluluğunun bulunduğu gözetilerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.04.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.