1. Hukuk Dairesi 2009/5024 E. , 2009/7217 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,
TARİHİ : 20/11/2008
NUMARASI : 2007/625-2008/363
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları olan M. Ç. ’un mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak Zeytinburnu/Yeşiltepe mahallesinde bulunan dairesini satış yoluyla davalıya temlik ettiğini ileri sürerek, tapu devirlerinin iptali olmazsa tenkis isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazdaki payın muvazaalı olarak davalıya temlik edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, Borçlar Yasasının 18.maddesinden kaynaklanan muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuş, mahkemece temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Miras bırakan 1932 doğumlu M. Ç. Çocuksuz olarak 9.1.2004 tarihinde vefat ettiği, mirasçıları olarak davacı kardeşleri ile davalı eşini bıraktığı, çekişmeli 3 nolu parselin . payı murise aitken 47/256 payı uhdesinde bırakıp 19/256 payını 10.2.1989 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik ettiği uhdesinde bıraktığı paydan 16/256 payı da 16.3.1995 tarihinde yine satış suretiyle üçüncü kişiye devrettiği, 31/256 payın halen muris adına olduğu sabittir.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; muris ile davalının birlikte bakkal dükkanı çalıştırdıkları davalının babasından kalmış elma bahçesinden geliri olduğu, kolundaki 13-14 adet burma bileziğini de miras bırakana verdiği temlikin yapıldığı tarihte murisin bir işi olmadığı, gibi felç geçirmesi nedeniyle bakımada muhtaç olduğu ve bakımının davalı tarafından gerçekleştirildiği muris ile davacı kardeşlerinin arasının da iyi olduğu tanıklarca ifade edilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur.Semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet yada bir emek te olabileceği kabul edilmelidir.Esasen yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 1.4.1974 gün 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme kararında, miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğin kabulü gerekir.Özetle murisin iradesi önem taşır.
Yukarıda değinilen olgular açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde temlikin bedelsiz yapıldığından sözedilemeyeceği gibi murisin gerçek irade ve amacının mirasçılarından mal kaçırmak olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi kabule göre de davada tescil isteği olmadığı halde tescile karar verilmesi de isabetsizdir.
Davalının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.6.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.