8. Hukuk Dairesi 2011/6629 E. , 2012/2734 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın önlenmesi ve tescil
Davacı-karşı davalı Hazine ile davalı-karşı davacı ... ve davalı ... aralarındaki Elatmanın önlenmesi ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Anamur Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 26.01.2011 gün ve 341/29 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı-karşı davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; mevki ve sınırları belirtilen 16.434,00 m2 yüzölçüme sahip bir parça taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, davalı ... tarafından ev yapılmak ve tarım arazisi olarak kullanılmak suretiyle işgal edildiğini açıklayarak davalının müdahalesinin önlenmesine ve Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı-davacı ... 18.05.2007 tarihli dava dilekçesi ile dava konusu taşınmazın 23 yılı aşkın süredir tasarrufunda olduğunu açıklayarak adına tesciline karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... temsilcisi cevap vermediği gibi yargılamaya da iştirak etmemiştir.
Mahkemece, davalı-davacı ..."ın davasının kabulüyle 19.03.2009 tarihli teknik bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen 8.005,15 m2"lik yüzölçüme sahip yerin davalı-davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, davacı-davalı Hazinenin meni müdahale ve tescil davasının reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı-davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, ..."ın davasının kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Anamur Kadastro Müdürlüğünün 08.10.2008 tarih ve 1619 karşılık yazılarında dava konusu taşınmazın 766 sayılı Tapulama Kanunu"na göre 1974 yılında yapılan tapulama çalışmalarında taşlık, çalılık vb. vasıf ile tespit harici bırakıldığı bildirilmiştir. Böyle bir yerin emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesini müteakip, kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi suretiyle TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre kazanılması mümkündür
Mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve davalı-davacı tanıkları taşınmazın öncesinde hayvanların otladığı boşluk iken davalı-davacı ... tarafından 1984 yılında dozer getirilerek kullanılır hale getirildiğini, davacının taşınmazı sahiplenerek içine ev yapıp tarım arazisi olarak kullanmaya başladığını bildirmiş, 20.02.2009 tarihli keşif sonucu düzenlenen 19.03.2009 tarihli müşterek bilirkişi raporunda;""...taşınmaz üzerinde tek katlı ev, bir adet havuz ve tarım ürünü ekili alandan oluşmaktadır. Havuz tamamen kayalıktır. Ekili yer havuzun batısında 50 metre öte de iş makinesi vb. aletler ile işlenerek düzlenmiştir. Söz konusu arazi genel olarak Şist kayacından ibarettir. Şist kayacı çatlaklı, kırıntılı yer yer tabakalıdır. Hatta çoğu yerde kütle kaya görülmektedir. Bitkisel toprak kalınlığı ise bahsedilecek bir kalınlığa sahip değildir. Sonuç olarak taşınmaz engebeli oldukça yüksek eğimli olup çoğunluğu şist mostrasından (kayalık arazi) ibarettir."" şeklinde vasıflandırma yapılmıştır. Bilirkişi raporundaki bu açıklamalarından taşınmazın halen taşlık vasfında imar ve ihyası tamamlanmayan, TMK.nun 715, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 16/C maddesi kapsamında Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, TMK.nun 999. maddesi uyarınca gerek şahıslar gerekse de Hazine adına tapuya tescili mümkün olmayan yerlerden olduğunun kabulü gerekmektedir.
Ayrıca 20.02.2009 tarihli keşif mahallinde dinlenen mahalli bilirkişiler davacının tapulama harici bırakılan taşınmazı dozer getirerek kullanılır hale getirdiğini bildirmişlerdir. Yargıtay ve Daire uygulaması gereği ağır iş makineleri ile yapılan imar-ihya çalışmaları 3402 sayılı Yasanın 17. maddesi anlamında imar-ihya sayılmayacağından mahkemece davanın reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin taşınmazın Hazine adına tesciline yönelik temyiz itirazları dışındaki itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı ...nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.