8. Hukuk Dairesi 2011/5473 E. , 2012/2733 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... ve müşterekleri dahili davalılar ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 10.12.2009 gün ve 86/526 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... vekili ile davacı ... taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., dava dilekçesinde; Bozburun Köyü 101 ada 14, 21, 55, 63, 103 ada 13, 104 ada 78, 90, 107 ada 5, 37, 63, 66, 108 ada 12, 15, 22, 45, 47, 61, 79, 111 ada 34, 57, 97, 112, 179, 204, 241, 112 ada 32, 113 ada 1, 115 ada 58, 97, 110, 116 ada 28, 38, 119 ada 3, 6, 7, 120 ada 2, 10, 138 ada 154, 164, 157 ada 57, 157, 179, 186, 199 ve 262 sayılı parsellerin ortak miras bırakanları ... ...’ten kaldığını, kadastro çalışmaları sırasında 44 adet parselin davalı ..., 1 adet parselin ise ... adlarına tespit ve tescil edildiklerini, ... ile ...’in kardeşi ...’in çocukları olduğunu, mirasçılar arasında yazılı veya sözlü tereke paylaşımının yapılmadığını, üçüncü kişilere satış, bağış ya da miras paylarının devredilmediğini, tüm taşınmazların muris babaları ...’dan kaldığını, yapılan kadastro tespitlerinin hatalı bulunduğunu açıklayarak tüm parsellerin tapu kayıtlarının iptaliyle muris veraset belgesindeki payları oranında kendisiyle istekleri halinde diğer mirasçılar adına tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı ... taşınmazların bir kısmını üçüncü şahıslardan satın aldığını, murisle bir ilgisinin bulunmadığını, bir kısım taşınmazların ise muris dedesi ...’dan kaldığını ancak, ...’ın sağlığında babası ... ile ölü amcası ...’e sattığını, daha sonra ... ile ...’in taşınmazları kendisine haricen satıp devrettikleri bu taşınmazlarında murisle ilgisi kalmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuş ve harici satış senetlerini yargılama sırasında dosyaya sunmuştur.
Davalı ...’e dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamıştır. Kayıt malikleri ... ve... dışında davalı gösterilen murisin diğer mirasçılarından İlhami, ..., ..., ... ve ..., İnzade İlhan ve ... 7.2.2008 tarihli yargılama oturumunda miras bırakanları ...’dan gelen miras paylarını davalı ...’e devrettiklerini açıklamışlar ve beyanları okunup imzaları alınmıştır.
Diğer davalılara dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşı yargılama oturumlarına katılmamışlar ve davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece; “…davanın kısmen kabulüyle 108 ada 47, 45, 101 ada 21, 116 ada 28, 38, 107 ada 63, 111 ada 241 parsel sayılı taşınmazların tamamı 5 pay kabul edilerek davalı adına olan tapu kaydının 1/5’inin iptaliyle, iptal edilen payın ... oğlu 1928 doğumlu davacı ..., aynı biçimde 108 ada 79, 101 ada 63, 111 ada 34, 101 ada 14, 104 ada 78, 90, 107 ada 66, 111 ada 179, 112, 157 ada 157 ve 112 ada 32 parsel sayılı taşınmazların da tamamı 10 pay kabul edilerek davalı adına olan tapu kaydının 1/10’unun iptaliyle, iptal edilen payın yine aynı şekilde davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin talep ve açılan davaların reddine…” karar verilmesi üzerine; hüküm, kabul edilen ada ve parseller bakımından davalı ... vekili, reddedilen parseller yönünden ise, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle bir kısım parseller yönünden davanın kabulüne, diğerleri açısından ise, reddine karar verilmiş ise de, davada dava koşulu yerine getirilmediği gibi murisin harici satış senedi düzenlediği tarihte medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olup olmadığı konusu üzerinde durulmamış, yapılan araştırma ve inceleme de hüküm vermeye yeterli görülmemiştir.
Yapılan yargılamada davanın mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olduğu kabul edilerek davacının miras payı oranında kabul edilen parseller yönünden iptal ve tescile karar verilmiştir.
Davacı, dava dilekçesinde; muris ...’dan kalan taşınmazların rıza-i olarak sözlü ve yazılı paylaşıma tabi tutulmadığını, tüm taşınmazların muris ...’dan kaldığını belirterek iptal ve tescil isteğinde bulunmuş, davalı ...’in harici satış senetlerini sunmasından sonra 1.10.2009 tarihli dilekçesiyle ortak miras bırakan babası ... ...’in kanser hastası olduğunu ve satış yaptığı tarihte akli dengesinin yerinde bulunmadığını ayrıca yapılan satış senetlerinin geçersiz olduğunu, babasının mühür kullandığını, ancak senetlerde parmak izinin bulunduğunu bu nedenlerle senetlerin sahte olduğunu ve babasına ait olmadığını ileri sürmüştür.
Davalı ... ise bir kısım taşınmazları harici satış senetleriyle aldığını, bir kısmının ise, dedesinden kaldığını ancak, dedesinin sağlığında kendisinden gelen taşınmazları çocukları ... ile ...’e sattığını, daha sonra ... ve ...’nin de bu yerleri kendisine satıp devrettiğini açıklayarak 6.2.1985, 27.3.2000 ve 27.3.2003 tarihli harici satış senetleriyle ortak miras bırakan ...’ın çocukları ... ve ...’e yaptığı tarihsiz iki adet harici satış senedini dosyaya sunmuştur.
Yapılan bu açıklamalar karşısında taşınmazların bir kısmının muristen kaldığı, kayıt maliki ... tarafından da kabul edilmektedir. Ancak, muristen kalan taşınmazları babası ... ile amcası ...’e, dedesi tarafından satıldığını daha sonrada babasının kendisine satıp devrettiğini açıklamıştır. ...’in babası ..., henüz sağ olup, kayıt maliki ... ve ... terekeye göre üçüncü şahıs durumundadırlar. TMK.nun 701 ve 702. maddeleri gereğince muris ...’ın terekesi elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. Elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlar üzerinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. TMK.nun 702. maddesi gereğince tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Davada bir tasarrufi işlem olup, kural olarak üçüncü kişilere karşı tüm mirasçıların birlikte dava açmaları gerekir. Davacı dava dilekçesinde, murisin tüm mirasçıları adına iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Bu nedenle yargılama sırasında taraf teşkilinin sağlanması mümkündür. Dosya kapsamına göre muris ...’ın veraset belgesinin alındığı 2006 tarihinden sonra ölen mirasçılarının bulunduğu anlaşıldığından öncelikle muris ...’ın yeni veraset belgesinin alınması, davacı ile kayıt malikleri ... ve... dışında kalan diğer tüm mirasçıların davacı sıfatıyla davacı yanında yer almalarının sağlanması ya da açılan davaya karşı adı geçenler dışında kalan tüm mirasçılarının imzalı olurlarının alınması veya davacı ile kayıt malikleri arasında yarar çelişkisinin bulunduğu gözetilerek TMK.nun 641. maddesi gereğince mirasçılar dışında muris ...’ın terekesine üçüncü bir şahsın temsilci olarak atanması ve temsilci huzuruyla davaya devam edilmesi, böylece taraf teşkilinin tamamlanması ve davanın yürütülmesi gerekmektedir.
Öte yandan, muris ...’ın oğlu ... ile ...’e yaptığı satış senetleri tarihsiz olup dosya arasında bulunan fotokopiler üzerinde yapılan incelemede düzenlendiği tarih tespit edilememiştir. Bu nedenle öncelikle ... tarafından çocuklarına yaptığı satışa ilişkin her iki harici satış senedinin üzerinde yapılacak incelemede düzenlendikleri tarihin belirlenmesi bu hususun aynı zamanda yerel bilirkişi ve tanıklardan da sorulması ve senetlerin düzenlendiği tarih itibariyle miras bırakan ... ...’in TMK.nun 9. maddesi uyarınca medeni hakları kullanma ehliyetine ve o tarihte hukuki sözleşme yapma olanağına sahip olup olmadığının, akli melekelerinin yerinde bulunup bulunmadığının mahkemece araştırılıp belirlenmesi zorunludur. Çünkü davacı o tarihte murisin kanser hastası olduğunu ve akli melekelerinin yerinde bulunmadığını ileri sürmüştür. Bu nedenle murisin tedavi gördüğü sağlık kuruluşlarında bulunan hastalığı ile ilgili röntgen, hastane gözlem kağıtları, verilen raporlar, ilaçları içeren reçeteler ve buna benzer tüm belgelerin getirtilerek dosya arasına konulması, murisi sağlığında tedavi eden doktorlar ile yakınında bulunan ve hastalığı ile ilgilenen tüm yakınlarının tanık sıfatıyla dinlenerek sağlığı ve akli melekeleri konusunda bilgilerine başvurulması, murisin mühür veya parmak izi kullanıp kullanmadığı yönünde işlem yaptığı resmi kurumlardan mühür veya parmak izini ya da imzasını taşıyan belgelerde getirtilerek dosyaya eklenmesi, tüm bunlar temin edildikten sonra dosyanın tomarıyla birlikte Adli Tıp Kurumu, İhtisas Dairesi Başkanlığına gönderilerek dosya üzerinde yapılacak inceleme sonucu muris ...’ın parmak izinin bulunduğu senetlerin düzenlendiği tarih itibariyle akli melekelerinin yerinde olup olmadığı, medeni hakları kullanma ehliyetine ve sözleşme yapabilecek akli melekelere sahip bulunup bulunmadığı konularında gerekçeli rapor istenmesi, teknik olarak mümkün ise senetteki mühür ve parmak izleriyle resmi kurumlardan getirtilip dosyaya eklenen belgeler üzerinde yapılacak inceleme sonucu mühür ve parmak izinin ...’a ait olup olmadığı yönünden de Adli Tıp Kurumunun ilgili biriminden rapor istenmesi gerekmektedir.
Bundan ayrı gerek muristen alınan taşınmazlara ilişkin tarihsiz iki adet senet ile ve gerekse davalı ... ya da babası ...’nin üçüncü şahıslardan aldığı taşınmazlara ait 6.2.1985, 27.3.2000 (aynı tarihli iki ayrı senet) ve 27.3.2003 tarihli satış senetleri yapılan ikinci keşifte uygulamaya çalışılmış ise de, yapılan uygulamanın yetersiz olduğu ve sonuca ulaşmak açısından yeterli kanaat verilmediği belirlenmiştir. Birinci keşifte davacı tanıkları dinlenilmiş ise de, harici satış senetlerinin uygulamasının yapıldığı ikinci keşifte davacı tanıkları yöntemine uygun bir biçimde çağrılarak mahkemece dinlenilmemiştir. Bu nedenle
HUMK.nun 258 ve 259 (...m. 243, 244 ve 259) maddeleri gereğince yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarının davetiye ile yöntemine uygun bir biçimde keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri, murisin sattığı taşınmazlara ait iki ayrı tarihsiz senet ile 27.3.2000 tarihli iki ayrı senet ve 27.03.2003 tarihli harici satış senetlerinin kapsamlarında yer alan taşınmazlara ait mevkii ve hudutlar yerel bilirkişi ve tanıklara sorularak her birinin ayrı ayrı kapsamında kalan ada ve parseller belirlenmek suretiyle teknik bilirkişiye kroki üzerinde işaret ettirilmesi, senet kapsamlarında kalan taşınmazların hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi, gerçekten muristen kalan taşınmazların muris tarafından çocukları ... ile ...’e satıp satmadığı, satmış ise bunların adı geçenler tarafından davalı ...’e devredip devretmedikleri konularında yerel bilirkişi ve tanıkların bilgilerine başvurulması, kadastro çalışmaları sırasında davalı ... ile... adına tespit ve tescil edilen yerlerin ... ile terekeye göre üçüncü şahıs durumunda bulunan davalı ... ve... tarafından tüm mirasçılar adına kullanılıp kullanılmadığı yani elbirliği mülkiyetin söz konusu olması nedeniyle taşınmazlar üzerindeki zilyetliğin tüm mirasçılar adına sürdürülüp sürdürülmediği, ... ile...’in babası adına zilyetliği sürdürüp sürdürmedikleri ve bunların taşınmazlar üzerindeki zilyetliğinin fer’i zilyetlik niteliğinde bulunup bulunmadığı hususlarında da yerel bilirkişi ve tanıkların bilgilerine başvurularak açıklığa kavuşturulması, ondan sonra tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekirken, dava koşulu yerine getirilmeden murisin hukuki ehliyetinin bulunup bulunmadığı saptanmadan eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Kabule göre de, kabul edilen parseller yönünden verilen pay oranları ile veraset belgesindeki pay oranları birbirleriyle örtüşmediği gibi kabule ilişkin hüküm fıkrasında bulunan pay oranları tekil niteliğinde yazılmış olup, tüm parselleri kapsayıp kapsamadığı konusunda da duraksama söz konusudur. Bundan ayrı bir kısım parseller bakımından miras payı oranında (1/5’er) iptal ve tescile karar verildiği halde diğer bir kısım parseller bakımından ise davalıların üçüncü şahıs durumunda olduğu ve kazandırıcı zamanaşımından kazanacakları gözetilerek 1/10’ar pay oranında iptal ve tescile karar verilmesi de doğru değildir.
Davacı ... ile davalı ... vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı ...nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 147,00"er TL peşin harcın istek halinde temyiz edenlerden davalı ... ve davacı ..."e ayrı ayrı iadelerine 12.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
-