1. Hukuk Dairesi Esas No: 2009/5373 Karar No: 2009/7170 Karar Tarihi: 18.6.2009
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/5373 Esas 2009/7170 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı adına kayıtlı taşınmazın bir bölümü kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptal edilmesi istemiyle açılan davada, mahkeme çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalan bölümünün yerin devletin hüküm ve tasarrufu altında ve kamu malı niteliğinde özel mülkiyete konu olamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak, 5841 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. Fıkrasına eklenen hükümler göz önünde bulundurularak, kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu saptanmıştır. Bu nedenle, davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmiştir. Kanun maddeleri olarak, Anayasanın 43, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/C Maddesi, 5841 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. Fıkrası ve geçici 10. maddesi gösterilmiştir.
Taraflar arasında görülen davada; Davacı, davalı adına kayıtlı bulunan 1430 ada 1 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığını ileri sürüp tapu kaydının iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı ve dahili davalı, dava konusu taşınmazın kıyı ile ilgisi olmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın yargılama sırasında dahili davalıya temlik olunduğu, yerin bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içinde bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, dahili davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, 3621 sayılı yasadan kaynaklanan tapu iptali ve terkin isteğine ilişkindir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan bölümü yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm, dahili davalı tarafından kabul kapsamına giren kısım bakımından temyiz edilmiştir. Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; çekişme konusu taşınmazın kadastro tespitinin 01.03.1966 tarihinde kesinleştiği, davanın ise 23.03.2006 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar, çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalan bölümünün devletin hüküm ve tasarrufu altında ve kamu malı niteliğinde özel mülkiyete konu olamayacak (Anayasanın 43, 3402 Sayılı kadastro Yasasının 16/C maddesi gereğince ) yerlerden olduğu keşfen saptanmış ise de; 25.2.2009 tarihinde kabul edilip 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. Fıkrasına eklenen " bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır" ve 3. maddesi ile eklenen geçici 10. maddesinin " bu kanunun 12. maddesinin 3. fıkrası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır" şeklindeki hükmü gözetildiğinde kadastro tespitinin kesinleştiği tarih olan 01.03.1966 tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu sabittirHemen belirtilmelidir ki, kural olarak sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının kazanılmış hak (usulü müktesep hak) ilkesinin 28.06.1960 tarih, 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince istisnai niteliği gereği kesin hüküm halini almamış eldeki davalarda da gözetilmesi ve uygulanması gerekeceği tartışmasızdır. Öte yandan, yürürlüğe konulan hükümler kamu düzeniyle ilgili bulunduğundan ve re"sen gözetilmesi gerektiğinden somut olayda, aleyhe bozma yasağı ilkesinin de uygulanma yeri bulunmadığı izahtan varestedir. Hal böyle olunca; yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gözetilerek davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır. Dahili davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.6.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.