1. Hukuk Dairesi 2009/5244 E. , 2009/7127 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2007
NUMARASI : 2004/313-2007/639
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları M,,,,C.un 100 parsel sayılı taşınmazdaki 2/6 payını ölünceye kadar bakım koşuluyla davalı vakfa bağışladığını, murisin temlik tarihinde hukuki ehliyete haiz olmadığını ileri sürerek tapu iptali, tescil veya tenkis isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı, iddiaların yersiz olduğunu, bağışın koşula bağlı olmadığını bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı Fatma yönünden davanın reddine, davacı A.. yönünden davanın kabulü ile 60,000 TL. bedel ödemek koşuluyla davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı Adem adına tesciline karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil veya Türk Medeni Kanununun 560 ila 571 maddelerinden kaynaklanan tenkis isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacıların miras bırakanı M. C. "un paydaşı olduğu ..parsel sayılı taşınmazdaki 2/6 payını bağış yoluyla davalı vakfa temlik ettiği ve davacılar tarafından temlik tarihinde miras bırakanın hukuki ehliyetinin bulunmadığını ve temliki işlemin saklı paylarını zedelediğini ileri sürerek eldeki davayı açtıkları, mahkemece Adli Tıp Kurumundan alınan rapor doğrultusunda miras bırakanın temlik sırasında ehliyetli olduğu belirlenerek tenkis isteği yönünden inceleme ve araştırma yaparak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul;miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. S. payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür.Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekir. (MK.565) Miras bırakanın Medeni Kanunun 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belilenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zeleleme kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1,2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirascılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (SABİT TENKİS ORANI) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına
tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca sür"atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak NAKTİN ödetilmesine karar verilmelidir
Somut olaya gelince; mahkemece tenkis isteği yönünden yukarıda değinilen ilkeleri kapsar nitelikte bir araştırma yapılmadığı, davacıların beyanı esas alınarak hüküm kurulmuş olduğu görülmektedir.
Ayrıca, çekişme konusu edilen 2/6 pay olmasına karşın davalı üzerindeki diğer 2/6 payında kabul kapsamına alınması suretiyle hüküm kurulması da doğru değildir.
Hal böyle olunca, tenkis isteği yönünden eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.6.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.