Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/6367 Esas 2009/7081 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/6367
Karar No: 2009/7081

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/6367 Esas 2009/7081 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı, miras bırakanın davalıya taşınmazını muvazaa ile temlik ettiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil talebinde bulundu. Davalı ise bedelini ödeyerek taşınmazı satın aldığını belirterek davanın reddini savundu. Mahkeme davacının iddialarını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Ancak Yargıtay, miras bırakanın muvazaa ile taşınmazı davalıya bedelsiz temlik ettiğine ve bu nedenle davanın kabul edilmesi gerektiğine hükmetti. Kararda, miras muvazaası hukuksal nedenine değinilerek, muvazaa niteliği itibariyle nisbi muvazaa türü olduğuna dikkat çekildi ve mirasçıların resmi sözleşmenin muvazaa nedeniyle geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilecekleri belirtildi. Kararda ayrıca Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunu'nun 213 ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarının sağlanmadığı durumlarda saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açabileceği vurgulandı. Kanun maddeleriyle ilgili detaylı bilgi ise verilmedi.
1. Hukuk Dairesi         2009/6367 E.  ,  2009/7081 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BEYOĞLU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 02/12/2008
    NUMARASI : 2006/48-2008/426

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, miras bırakan M.... F....’nin adına kayıtlı ..parsel sayılı taşınmazdaki payını, mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalıya temlik ettiğini ileri sürerek, pay oranında iptal-tescil, olmazsa tenkis talebinde bulunmuştur.
    Davalı, bedelini ödeyerek satın aldığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davacının iddialarını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar  verilmiştir. 
    Karar, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi    raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
     Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.                           

    Mahkemece, davanın reddine karar  verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakanın çekişme konusu ...parsel sayılı taşınmazdaki payını 14.7.1994 tarihli akitle eşi davalı H....e satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda  yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay  sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.  Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince; miras bırakanın, kargir ev vasıflı çekişme konusu taşınmazdaki 3/4 payından 2/4 payını ikinci eş olan davalıya satış suretiyle temlik ettiği, davalının ev hanımı olup, alım gücünün bulunmadığı, davacının ise murisin evlilik dışı çocuğu olup, murisin nüfusuna işlenmesi suretiyle mirasçı olduğu, davacının aile içerisine evlat olarak kabul edilmediği anlaşılmaktadır.
    Belirlenen bu olgular, yukarıda açıklanan ilkelerle değerlendirildiğinde miras bırakanın çekişmeli taşınmazdaki payını davalıya temlikinin bedelsiz mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu kabul edilmelidir.
    Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalının temyiz itirazlarının bozma kapsamına göre incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.6.2009  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     

     

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.