1. Hukuk Dairesi Esas No: 2009/4490 Karar No: 2009/7004
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/4490 Esas 2009/7004 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, Alibey Baraj Gölü koruma havzası içerisindeki hazır beton tesisinin faaliyetinin durdurulduğunu iddia ederek, sataşmanın önlenmesini istemiştir. Davalı yetkisizlik itirazında bulunmuştur ve mahkeme de davanın Gaziosmanpaşa Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğine karar vermiştir. Ancak, taşınmazın bulunduğu yerden kasıt tapuda kayıtlı yer değil, fiilen içinde bulunduğu mülki sınır olduğu ve mahkemenin her aşamasında yetkinin saptanması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece yapılan herhangi bir uygulama olmadığından, taşınmazların hangi yer mülki sınırları içerisinde kaldığının keşif yapılarak tespit edilmesi gerektiği, ondan sonra karar verilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Kararda geçen kanun maddeleri HUMK'nın 13/1 ve 13/2. maddeleri ile 428. maddedir.
Taraflar arasında görülen davada; Davacı, hazır beton üretimi yaptığı işyerinin Alibey Baraj Gölü koruma havzası içerisinde kaldığından bahisle faaliyetinin durdurulması yolunda işlem yapıldığını ileri sürerek, bu şekilde oluşan sataşmanın önlenmesini istemiştir. Davalı, yetkisizlik itirazında da bulunarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın niteliği itibariyle yargılama yetkisinin, davacıya ait tesislerin yer aldığı Gaziosmanpaşa Asliye Hukuk Mahkemesinde olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, yetkisizlik kararı verilmiştir. Bilindiği üzere, HUMK.’nun 13/1. maddesi gereğince taşınmazın aynı ile ilgili davaların taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde çözüme kavuşturulması gerekeceği, öte yandan, çekişmenin birden fazla taşınmazla ilgili olması halinde aynı yasanın 13/2.maddesi hükmü uyarınca taşınmazlardan, herhangi birinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olacağı tartışmasızdır. Taşınmazın bulunduğu yerden maksat ise tapuda kayıtlı olduğu yer değil, fiilen içinde bulunduğu mülki sınırdır. Hemen belirtilmelidir ki, anılan yetki kuralı kesin ve kamu düzeniyle ilgili olup, davanın her aşamasında mahkemece re’sen (kendiliğinden) gözetilmesi gerekir. Buna göre, mahkemenin yetkili olup olmadığının saptanması açısından mülki idari sınırnamelerin getirtilip mahalline uygulanması ve taşınmazın hangi yerin idari sınırları kapsamında kaldığının tespiti önem taşır. Ne var ki, mahkemece bu konuda herhangi bir soruşturma ve uygulama gerçekleştirilmiş değildir. Hal böyle olunca, mahallinde keşif yapılarak taşınmazların hangi yer mülki sınırları içerisinde kaldığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesi, yetki hususunun açıklığa kavuşturulması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.06.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.