7. Ceza Dairesi 2015/16239 E. , 2017/10224 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5411 sayılı Kanuna Muhalefet
HÜKÜM : Hükümlülük
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Sanığın Finansbank 19 Mayıs Şubesi iş akış sorumlusu(ana kasa sorumlusu) olarak görev yaptığı sırada 20/04/2012-18/06/2012 tarihleri arasında banka kasasından farklı tarihlerde para alarak zimmetine geçirdiği, zimmet eylemlerinin ortaya çıkmasını engellemek maksadıyla gün sonunda düzenlediği kasa sayım tutanağını bankanın bilgisayar ekranında kayıtlı excel programına müdahalede bulunarak genel toplam ve kasa mevcudu kısmına farklı bir rakam yazarak ve bunu yaparken bilgisayarında mevcut bankaca kullanılan excel programının formülüne müdahale etmek suretiyle aldatıcı ve hileli davranışlarda bulunduğu iddiasıyla sanık hakkında zincirleme biçimde ihtilasen zimmet suçundan kamu davası açılmış ve sanığın bu suçtan mahkumiyetine karar verilmiştir.
5411 sayılı Bankacılık Yasası"nın “İç sistemlere ilişkin yükümlülükler” başlıklı 29.maddesinde; “Bankalar, maruz kaldıkları risklerin izlenmesi, kontrolünün sağlanması, faaliyetlerinin kapsamı ve yapısıyla uyumlu ve değişen koşullara uygun, tüm şube ve konsolidasyona tâbi ortaklıklarını kapsayan yeterli ve etkin bir iç kontrol, risk yönetimi ve iç denetim sistemi kurmak ve işletmekle yükümlüdürler”, “İç kontrol sistemi” başlıklı 30. maddesinde ise; “Bankalar, iç kontrol sistemi kapsamında, faaliyetlerinin mevzuata, iç düzenlemelerine ve bankacılık teamüllerine uygun olarak yürütülmesini, muhasebe ve raporlama sisteminin bütünlüğünü, güvenilirliğini ve bilgilerin zamanında elde edilebilirliğini her seviyedeki personeli tarafından uyulacak ve uygulanacak sürekli kontrol faaliyetleri ile sağlamak, görevlerin fonksiyonel ayrımlarını, yetki ve sorumlulukların paylaşımını, fon ödemelerini, banka işlemlerinin mutabakatını, varlıkların korunmasını ve yükümlülüklerin kontrol altında tutulmasını temin etmek, maruz kalınan her türlü riskin tanınması, değerlendirilmesi ve yönetimi için gerekli alt yapıyı hazırlamak ve yeterli iletişim ağını oluşturmak zorundadır. İç kontrol faaliyetleri yönetim kuruluna bağlı olarak çalışacak iç kontrol birimi ve personeli tarafından yürütülür” ve “İç denetim sistemi” başlıklı 32. maddesinde de; “Bankalar bütün birim, şube ve konsolidasyona tâbi ortaklıklarını kapsayan bir iç denetim sistemi kurmak zorundadır. Bu çerçevede, faaliyetlerin mevzuata, ana sözleşmeye, iç düzenlemelere ve bankacılık ilkelerine uygunluğu, banka müfettişleri tarafından denetlenir.
İç denetim faaliyetleri, tarafsız ve bağımsız bir şekilde, gerekli meslekî özen gösterilerek, yeterli sayıda müfettiş tarafından yerine getirilir. Ana ortaklık niteliğindeki bankanın iç denetiminde görev alanlar konsolidasyona tâbi ortaklıklarda iç denetim görevini ifa edebilir. İç denetimle görevli birimce veya yetkili müfettişlerce bu Kanunun 29 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamında düzenlenecek iç denetim raporunun, en ... üçer aylık dönemler itibarıyla ve denetim komitesi aracılığıyla yönetim kuruluna tevdii zorunludur” denilmek suretiyle bankalara iç denetim yükümlülükleri getirilmiş bulunmaktadır” hükümleri yer almaktadır.
Dosya kapsamına göre; somut olayda banka müfettişince 19/06/2012 tarihli soruşturma raporunda şube operasyon yönetmeninin yönetimi altında bulunan personel konusunda yeterli özeni göstermemesi, portföy yönetmeninin operasyonel uygulamalara tam anlamıyla vakıf olmaması, operasyon yönetmeni ve portföy yönetmeni tarafından kasa sayım tutanaklarında iş akış sorumlularının girdiği kupür adetlerinin sayılarak gişe toplamının sistemdeki kasa bakiyesiyle karşılaştırılmasına karşın kupür ve adetlerin çarpımlarını toplayarak ara toplamın hesaplanmaması ve son dönemde şube kasasının yüksek bakiye vermesinin nedenlerinin yeterince irdelenmemesinin olayın uzun süre farkedilmemesine neden olan etkenler arasında belirtildiği, 07/05/2013 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere kasa mutakabat sorumlusu personel tarafından bankacılık kuralları çerçevesinde hareket edilerek, günlük kasa mutakabatının yapılması sırasında ve/veya günlük kasa limitini aşan kısmın grup yapılmasında gereken özen ve basiretin gösterilmesi halinde hileli faaliyetin tespit edilmesinin mümkün olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında sanığın eylemlerinin zimmetin ortaya çıkmasını engellemeye elverişli hileli davranış niteliğinde bulunmadığının kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, sanığa ait eylemlerin zincirleme basit zimmet suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde zincirleme ihtilasen zimmet suçundan mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
1- Sanık müdafiinin lehe hükümlerin uygulanması talebi bulunması karşısında, doğrudan belirlenen adli para cezasının TCK.nun 52/4. maddesi gereğince taksitlendirilip taksitlendirilmeyeceğinin karar yerinde tartışmasız bırakılması,
2- Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK.nun 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle bir karar verilmesinin gerekmesi,
3- Katılan lehine hükmolunan nispi vekalet ücretinin 9.360 TL yerine 13.810 TL olarak belirlenmesi,
4- TCK.nun 63. maddesi uyarınca gözaltı süresinin sanığın cezasından mahsup edilmesine karar verilmemesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.