10. Hukuk Dairesi 2015/8887 E. , 2016/6562 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, Kurum işleminin iptali ile davacının 05.03.2009-28.02.2013 tarihleri arasında 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi kapsamında sigortalı olduğunun, Kuruma tedavi gideri nedeniyle borçlu olmadığının ve tedavi giderleri nedeniyle borcuna mahsup edilen primlerin sigortalılığına aktarılması gerektiğinin tespiti ile aylıktan yapılan kesintilerin yasal faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davanm yasal dayanağı, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4. ve devamı maddeleridir.
5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasında "Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;
b) Köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ise;
1)Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar,
2)Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar, sigortalı sayılırlar." düzenlemesine yer verilmiştir.
Anılan düzenleme ve devamındaki "Sigortalılığın Başlangıcı" başlığını taşıyan 7. madde hükümlerine göre, "...kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar" olarak nitelendirilen çalışanlardan "gerçek ve basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar" için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, "kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan "esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı olanlar" kayıtlı oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadırlar.
Hâl böyle olunca, 29.08.1991-31.05.2013 tarihleri arası sicil kaydı görünen davacı yönünden, 05.03.2009-28.02.2013 tarihleri arasındaki dönemde yukarıda anılan yasal düzenlemeler kapsamında zorunlu sigortalılık şartlarının irdelenmesi gerekir. İhtilaf konusu dönemde davacının kendi nam ve hesabına çalışıp çalışmadığı, yapılan işin vergi muafiyeti kapsamında kalıp kalmadığı tespit edilerek, yöntemince ve re"sen araştırma yapılarak, 1479 sayılı Yasa ve 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (b] bendi kapsamında sigortalı olarak kabul edilmesi gereken süre, kuşku ve duraksamaya neden olmayacak şekilde belirlenmeli, zorunlu sigortalı kabul edilemeyeceği anlaşılırsa, 5510 sayılı Yasanın 50-52. maddeleri gereği ödediği primlerin, her bir primin ödendiği tarihten itibaren karşıladığı süre kadar isteğe bağlı sigortalı olarak kabul edilebileceği göz önünde bulundurularak, Kurumdan her bir primin karşıladığı süre sorularak, belirlenecek süre kadar davacının isteğe bağlı sigortalı olarak kabul edilmesi gereklidir.
3-6100 sayılı HMK"nun "yargılama giderlerinin kapsamı” başlığını taşıyan 323. maddesinde yargılama giderlerinin hangi kalemleri kapsadığı tek tek sayılmış, "yargılama giderlerinden sorumluluk” başlığını taşıyan 326. maddede "kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği," “yargılama giderlerine hükmedilmesi” başlığını taşıyan 332. maddesinde ise "yargılama giderlerine, mahkemece re"sen hükmedileceği, yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümün hüküm altında gösterileceği," hüküm altına alınmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen, yargılama giderimden tarafların sorumlu olacağı meblağın hükümde gösterilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.