1. Hukuk Dairesi 2009/4905 E. , 2009/6732 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ISPARTA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/12/2008
NUMARASI : 2004/15-2008/266
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar,miras bırakanın mal kaçırmak amacıyla 616 ada 300 parsel sayılı taşınmazı davalıya rücu şartıyla hibe ettiğini,saklı payının ihlal edildiğini ileri sürüp muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline,olmadığı taktirde tenkisine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı,dava konusu taşınmazın ortak kazanç ile edinildiğinden murisin isteği ile kendisine devredildiğini,iddiaların doğru olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,çekişme konusu taşınmazın davalıya rücu şartıyla temlik edilmiş olup kasta bakılmaksızın tenkise tabi tasarruflardan bulunduğu gerekçesiyle davanın tenkis isteği yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacılar ve davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın tenkis isteği yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakanın çekişme konusu 300 parsel sayılı taşınmazı 13.06.1994 tarihli akitle kendisinden evvel ölümü halinde yine mülküne rücu etmek kayıt ve şartıyla davalı eşine hibe suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkekemece anılan temliki işlemde 01.04.1974 tarih, 1/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı gözetilerek muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinin reddi doğrudur. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Tarafların öteki temyiz itirazlarına gelince; somut olayda, mahkemece, tenkis isteği yönünden yapılan araştırma ve uygulamanın yeterli olduğu söylenemez.
Bilindiği üzere; tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul;miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür.Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekir. (MK.565) Miras bırakanın Medeni Kanunun 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belilenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zeleleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1,2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirascılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (SABİT TENKİS ORANI) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca sür"atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak NAKTİN ödetilmesine karar verilmelidir.
Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular dikkate alınarak araştırma ve inceleme yapılması, miras bırakanın ölüm tarihindeki tüm malvarlığının terekesinin saptanması taşınmazların tercih hakkının kullanıldığı tarihteki değerlerinin belirlenmesi ile uzman bilirkişiden davacının saklı payının ihlal edilip edilmediği yönünde bilirkişi raporu alınması ile sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Tarafların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.6.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.