1. Hukuk Dairesi 2009/4250 E. , 2009/6711 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2008
NUMARASI : 2002/2864-2008/1546
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, davalı C.. dışındaki davalılarla aralarında kök mirasbırakan F... "dan intikal eden taşınmazların taksimi konusunda anlaştıklarını, ancak bu taşınmazlar içinde mevcut 606, 612 ve 625 sayılı parsellerde mirasçı M... "den satın alarak kayden edindikleri payların taksim sözleşmesine dahil edilmesini istemediklerini beyan etmelerine ve bu konuda bilgi almak istemelerine rağmen maddi ve manevi baskı ile aldatılmaları sonucu akdi imzaladıklarını, davacı F.... "nın hukuki ehliyetinin bulunmadığını, bilahare anılan taşınmazların imar görerek 499 ada 3, 502 ada 5 ve 505 ada 8 sayılı imar parselleri olduklarını ve bundan sonra miras dışı paylarının taksime dahil edildiğini öğrendiklerini bilahare bir kısım davalıların paylarını davalı C... .satış suretiyle devrettiklerini, C... İn yolsuz tescili bildiğini ve kötüniyetli olduğunu ileri sürüp; irade fesatı ve ehliyetsizlik nedeniyle yolsuz tescilin terkini ve adlarına tescil ile kendi paylarının taksime dahil edilmesi nedeniyle kök mirasbırakan F.... Dan intikal eden mirastan alamadıkları paylarının verilmesini istemişlerdir.
Davalı C... , iddiaların doğru olmadığını, iyiniyetli 3. kişi olarak kazanımının korunması gerektiğini belirtip, davanın reddini savunmuş, diğer bir kısım davalılar da, davacı Z...nin kendisinin taksime ilişkin çalışmaları yapıp ön protokolü hazırladığını, davacı F.... "nın ise dava konusu işlem dışında birçok akit yaptığını beyan ederek davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, davacı Z....."nin iradesinin fesada uğratıldığını ispat edemediği, davalı F..."nın ehliyetsizlik iddiasının kötüniyetli ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi "in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli taşınmazların öncesi olan 606, 612 ve 625 sayılı parsellerin paylı mülkiyet üzere olduğu, tarafların kök mirasbırakanı F..ve diğer miras bırakanlar ile bir kısım davalıların paydaş bulundukları, ayrıca 606 ve 625 parsel sayılı taşınmazlarda davacı Z..."nin 612 sayılı parselde ise davacı Fatma"nın münhasıran 28/96"er pay maliki oldukları, miras bırakanların ölümüyle mirasçılarının miras yoluyla edindikleri paylarını elbirliği mülkiyeti halinde sicil kaydına intikal ettirdikleri; anılan bu parsellerle birlikte dava dışı parseller bakımından tüm mirasçıların taşınmazları taksim ettikleri ve buna göre sicil kayıtlarının oluştuğu, bilahare bu taşınmazların imar uygulamasına tabi tutularak 606 sayılı parselden 505 ada 8, 612 sayılı parselden 499 ada 3, 625 sayılı parselden 502 ada 5 parsel sayılı çekişme konusu taşınmazlar ile başka imar parsellerinin oluşturulduğu; 606, 612 ve 625 sayılı parsellerde davacıların 27.12.2001 tarihinde taksim ile 1/16"er pay sahibi edildikleri ve yukarıda belirtilen imar parsellerinde de aynı pay oranını korudukları anlaşılmaktadır.Davacılar, davalı C.... dışındaki davalılarla müşterek murislerin ölümünden sonra aralarında taksim yapmayı kararlaştırdıklarını, buna göre miras bırakandan intikal edecek miras paylarının taksime konu edileceği yerde, kendilerinin daha önceden sahip oldukları payla birlikte irsen intikal paylarının taksime tabi tutulduğunu ve anılan işlemin hata ve hile ile gerçekleştirildiğini , ayrıca davacılardan F.... "nın da bu işlemlerin yapıldığı tarihte hukuki ehliyetinin bulunmadığını ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.
Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme sonunda iddiaların subut bulmadığı gerekçe yapılarak davanın reddine karar verilmiş olup, davacı Z... bakımından kurulan hükmün doğru olduğu dosya kapsamıyla sabittir.Öyle ise, davacı Z..."nin temyiz itirazları yerinde değildir,reddine.
Diğer davacı F..."nın temyiz itirazlarına gelince; 2659 Sayılı Yasanın 7 ve 16. maddeleri hükmü uyarınca Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 4. İhtisas Kurulundan elde edilen rapor ile davacı F... "nın yukarıda değinilen işlem tarihinde hukuki ehliyete sahip bulunmadığı saptanmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki, ehliyetsiz kişinin yapmış olduğu tasarrufların hukuki netice doğurmayacağı ve yok hükmünde olacağı tartışmasızdır.
O halde,davacı F... "nın gerek miras bırakandan intikal eden paylar ve gerekse önceden 612 sayılı parselde sahip olduğu müstakil pay bakımından yapılan taksim işlemine hukuki netice bağlanamayacağı kuşkusuzdur.Davalılardan C.. dışındakiler ilk el durumunda olup, ehliyetsiz kişiden taksim yoluyla edindikleri payların yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu da sabittir.Davalı C... ise, imar sonucu oluşan çap kaydı maliklerinin bir kısmından pay satın alan kişi olup, ikinci eldir. Anılan davalı yönünden Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde ediniminin korunacağı da açıktır.
Bilindiği üzere; hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları,dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle,alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla Medeni Kanunun 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023.maddesinin özel hükümleri getirilmiştir. Öte yandan bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş,bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış,iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş,değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarakta tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur.Belirtilen ilke M.K.nun 1023.maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1.fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tesçil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tesçile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
Ne varki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin,iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır.Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi,hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı,kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta,şeklen iyi niyetli gözükeni değil,gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması,bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu,iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğin den (resen) nazara alınacağı ilkeleri 8.ll.l99l tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.
Hal Böyle olunca, davalı C... dışındaki davalılar bakımından davacı F... "nın müstakilen sahip olduğu pay ile birlikte irsen malik olduğu payların taksime konu edilmek suretiyle davalılara intikal ettirilen pay oranlarının belirlenmesi ve oluşan sicil kayıtlarının yok hükmünde olduğu gözetilerek oluşan imar parsellerine yansıtılması suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi, davalı C... yönünden ise yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde iyiniyet araştırması yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken , yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı F...nın temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.6.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.