11. Ceza Dairesi 2019/1185 E. , 2020/3909 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mühür Bozma
HÜKÜM : Mahkumiyet
5271 sayılı CMK’nin 231/8-son cümlesi hükmü uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 12/09/2011 tarihinden itibaren denetim süresi içinde işlenen ikinci suçun işlendiği 25/03/2014 tarihine kadar dava zamanaşımının durduğu gözetilerek yapılan incelemede;
1-Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.11.2014 tarih ve 2013/830-2014/502 sayılı kararında belirtildiği üzere; 5271 CMK"nin 231/11. maddesine göre hükmün açıklanmasına dair kararda, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 141/3, CMK"nin 34 ve 230. maddeleri uyarınca gerekçe bölümünde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi, bu delillere göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın fiilinin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması, delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği dikkate alınarak; sanığın sabit kabul edilen fiilinin ne olduğunun belirtilmesi ve buna dayanak olan delillerin gösterilip tartışılması gerektiği gözetilmeden, önceki karara atıf yapılmak suretiyle, Anayasa"nın 141. ve 5271 sayılı CMK"nin 34 ve 230. maddelerine aykırı davranılarak gerekçeden yoksun hüküm kurulması,
2-Sanığın ... Mahallesi, ... Mevkii/... adresinde bulunan ve ruhsatsız olması nedeniyle 10/09/2008 tarihinde mühürlenen işyerine ait mührü 24/09/2008 tarihinde bozduğu iddia edilerek ... Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 14/09/2010 tarihli iddianamesiyle temyize konu davanın açıldığı; yapılan UYAP araştırmasında sanığın aynı adreste bulunan işyeri ile ilgili ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/515 Esas sayılı dosyasında 25/05/2010 tarihli mühür bozma tutanağı yönünden 12/08/2010 tarihli iddianame ile açılan kamu davası sonucunda sanık hakkında mahkûmiyet kararı verildiği ve kararın temyiz edilmeden kesinleştiğinin anlaşılması karşısında; bu davaya konu olan suçun tarihinin, temyiz konusu davaya esas olan iddianame tarihinden önce olduğu dikkate alınarak, farklı tarihlerde düzenlenen mühür bozma tutanaklarının iddianame tarihlerine göre, zincirleme suç ya da ayrı suçları oluşturacağı; zincirleme suç ilişkisi içindeki eylemlerden bazılarının kesinleşmiş mahkumiyet hükmüne konu olmasının diğer eylemlerin dava konusu yapılmasına engel teşkil etmeyeceği de gözetilerek; dava dosyaları arasında zincirleme suç koşullarının oluşup oluşmadığının tespiti bakımından; adı geçen Mahkemeden ilgili dosyanın getirtilerek öncelikle mühürleme yapılan işyerlerinin aynı olup olmadığının tespit edilmesi, aynı yer olduğunun anlaşılması halinde, dava derdest ise bu dava ile birleştirilmesi, birleştirme mümkün olmazsa, zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması, zincirleme suç oluşturması ve diğer dava ile ilgili hükmün kesinleşmiş olması halinde, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15/03/2016 tarihli, 2014/847 Esas ve 2016/128 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, zincirleme suç hükümleri de uygulanarak tayin olunacak cezadan kesinleşmiş önceki cezanın mahsup edilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ve değerlendirme sonucu hüküm kurulması,
3-Yargılama gideri olarak hesaplanan miktarın CMK"nin 324/4. maddesine 6352 sayılı Kanun’un 100. maddesiyle eklenen değişiklik doğrultusunda terkin edilecek miktarın altında kalması nedeniyle hazine yerine sanığa yükletilmesi,
4-5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 02/07/2020 tarihinde oy birliği karar verildi.