3. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/20836 Karar No: 2017/10722 Karar Tarihi: 22.06.2017
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/20836 Esas 2017/10722 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2016/20836 E. , 2017/10722 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki muarazanın giderilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, asıl dava dilekçesinde; 05/09/2009 tarihinde davalı şirketten telefon satın aldığını, arızası nedeni ile firmaya durumunu bildirdiğini, firma yetkilisinin kendisine telefonun değişeceğinin söylemelerine rağmen, telefonun değiştirmediğini ileri sürerek, bozuk olan telefonun yenisi ile değiştirilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı, birleşen dava dilekçesinde ise; cep telefonunun ayıplı olması nedeni ile ayıplı mal bedelinin iadesini ve kampanyalı konuşma hakkının tekrar açılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı.... davaya cevap vermemiştir. Diğer davalı ...vekili, cevap dilekçesinde; dava konusu cep telefonunun üretimi, montajı ile müvekkilinin ilgisinin bulunmadığını, hattın iptal edilmesinin sözleşmeye uygun olduğunu savunarak, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; yasal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş; hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemiz 21.05.2015 tarih, 2015/6030 Esas ve 2015/9155 Karar sayılı ilamı ile “...dava dosyasının telefon aboneliğinden kaynaklanan dava konusunda uzman olan mühendis bir bilirkişiye verilerek, davacı tarafın talepleri hususunda denetime elverişli bir şekilde rapor düzenletilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, konusunda uzman olmayan bilirkişiden alınan yetersiz rapor doğrultusunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile bozulmuş; Mahkemece 16.02.2016 tarihli celsede davacı tarafından takip edilmeyen dosyanın HMK"nun 150. maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmesinin ardından, 28.06.2016 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmüştür. 1- Temyize konu uyuşmazlık; ön inceleme duruşma günün davacıya 7201 Sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde bildirilip bildirilmediği, buna bağlı olarak da dosyanın işlemden kaldırılması ve ardından da açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Kural olarak tebligat; tebliğ yapılacak kişiye, bilinen en son adresinde yapılır. (Teb. K. m.10, Teb. Kan. Yön m.16) Somut olayda, bozmadan sonra davacıya duruşma gününü gösterir bozma tensip zaptının adreste bulunmadığından bahisle tebliğ edilemeden döndüğü anlaşılmaktadır. Mahkemece bu husus 16.02.2016 tarihli celse tutanağında da zapta geçirilmiştir. Hal böyle olunca, davacıya bozma tensip zaptı usulüne uygun tebliğ edilmeden dosyanın işlemden kaldırılması ve akabinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsizdir. 2- Bozma nedenine göre, davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi