Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, ortak miras bırakanı M..in ..parsel sayılı taşınmazı (öncesi 1951/31 sınır tapu kaydı) mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalılara temlik ettiğini ileri sürerek tapunun iptalini, olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacının muvazaa iddiası sabit görülerek tapunun iptali ile 2006/1431 karar sayılı veraset ilamındaki mirasçılar adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Karar, davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 08.04.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat Ü.... Y...geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ..tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Mahkemece, dava konusu ..parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ile veraset ilamındaki payları oranında mirasçılar adına tesciline karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, tapu kaydının iptali isteğinin tescil istemini, kapsadığı söylenemez. Bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği-dolu pafta sistemi –genel ilke ile bağdaşmaz. Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983 Tarih, 981/8-80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı.)
Öte yadan, istek olmadığı halde dava dışı mirasçılar olduğu gözetilmeksizin taşınmazın tüm mirasçıları kapsar biçimde iptal ve tesciline karar verilmesi de doğru değildir. Hal böyle olunca, davacıya tescil davası açması için önel verilmesi, açılan bu davanın eldeki dava ile birleştirilmesi taraf delillerinin toplanarak birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken anılan usulü eksiklikler giderilmeksizin yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 550.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 08.06.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.