8. Hukuk Dairesi 2012/1463 E. , 2012/2638 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
..., müdahil davacılar ... ve ... ile Hazine ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Diyarbakır 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 11.11.2010 gün ve 439/997 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 10.04.2012 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı Hazine vekili Avukat Gülderen Şahin geldi, karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını açıkladığı yaklaşık 22 dönüm miktarındaki taşınmazın tapulama çalışmaları sırasında "taşlık" niteliğiyle tespit harici bırakıldığını, vekil edeni tarafından 35 yıldır tarım arazisi olarak kullanıldığını açıklayarak vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davaya katılanlar ... ve ... vekili, harcını da yatırdığı 18.07.2006 tarihli dilekçesinde, davacı tarafından sınırları gösterilen ve dava konusu yapılan taşınmazın 1970 yılından itibaren vekil edenlerinin zilyet ve tasarrufunda olduğunu, taşlık niteliği ile tapulama harici bırakıldığını, para ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirildiğini açıklayarak dava konusu taşınmazın vekil edenleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu yerin imar planları kapsamında olduğunu, zilyetlikle edinilecek yerlerden olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuş ve uyuşmazlık konusu yerin Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili de dava konusu yerin imar planları kapsamında olduğunu ve zilyetlikle edinilecek yerlerden olmadığını bildirmiştir.
Mahkemece, davacı ...’in davasının reddine, katılan davacıların davalarının kabulü ile sınırları dava dilekçesinde gösterilen 21.632,69 m2 miktarındaki taşınmazın 1/2 paylı olarak katılan davacılar ... ile ... adlarına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından kabul edilen bölüme yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dava konusu taşınmazın 766 sayılı Tapulama Kanununa göre 1969 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında taşlık niteliğiyle tescil harici bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Kural olarak, taşlık niteliğiyle tapulama harici bırakılan yerlerin imar ve ihyaya muhtaç olduklarının kabulü gerekir. Bu nedenle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde imar ve ihya için öngörülen tüm olumlu koşulların davacı yararına gerçekleşmesi halinde böyle bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlik ve imar-ihya yoluyla edinilmesi mümkündür. İlke olarak imar ve ihyaya muhtaç olan yerlerin imar ve ihyasının tamamlandığı tarihten imar planları kapsamına alındığı tarihe kadar 20 yıllık kazanma süresi dolmuş ise, diğer koşulların da varlığı halinde edinilmesi mümkün olabilir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17/1. maddesinde; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14.maddedeki şartlar mevcut ise, imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi taktirde Hazine adına tespit edilir” denilmiştir. Aynı maddenin son fıkrasında ise, İl, İlçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz, denilmektedir.
Görüldüğü gibi imar-ihyaya muhtaç olan bir yer imar planları kapsamına alınmış ise, imar ve ihyayla edinilmesi mümkün bulunmamaktadır. Yüksek Yargıtay ve Daire uygulaması uyarınca imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten dava konusunun yöntemine uygun bir biçimde uygulanan imar planları kapsamına alındığı tarihe kadar 20 yıllık kazanma süresi dolmuş ise bu tür yerlerin edinilmesi olanaklı olabilir. Gerek davalı ... ve gerekse Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından imara ilişkin olarak gönderdikleri yazılarında dava konusu yerin Diyarbakır Belediyesinin 03.10.1984 tarihli belediye meclisi kararı ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 12.11.1984 tarihli onayı ile yürürlüğe giren 1/5000 ölçekli nazım imar planı kapsamına alındığı anlaşılmaktadır. İmar planları kapsamına alındığına ilişkin onaylı imar krokileri de yazı ekinde gönderilmiştir. Dava konusu yerin taşlık olarak tapulama dışı bırakıldığı 1969 yılından imar planları kapsamına alındığı 1984 yılına kadar kazanmayı sağlayan 20 yıllık süre dolmamıştır. Mahkemece kazanma süresinin dolmaması sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabule karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 900 TL avukatlık ücretinin müdahil davacılardan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalı Hazineye verilmesine 10.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.