17. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/7479 Karar No: 2016/1060 Karar Tarihi: 28.01.2016
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/7479 Esas 2016/1060 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2014/7479 E. , 2016/1060 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, borçlu... aleyhinde yürütülen icra takibinde borca yeterli malvarlığı bulunamadığını, borçlunun alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla taşınmazını davalı 3.kişi ..."e değerinin çok altında satarak devir ettiğini ileri sürerek tasarrufun iptaline karar verilmesi talep etmiştir. Davalı borçlu vekili, satışın gerçek ve iyiniyetli olduğunu, davalının tamamlanmamış daireyi satın aldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı 3.kişi vekili, taşınmazın emlakçı aracılığıyla satın alındığını, müvekkilinin iyiniyetli alıcı olduğunu beyan etmiştir. Mahkemece davalıların yakın arkadaş veya akraba olmadıkları, taşınmazın muvazaalı olarak satıldığının ispat edilemediği, borcun doğum tarihinin 10.08.2012 tarihi olup dava konusu tasarrufun 27.06.2012 tarihinde, borcun doğumundan önce yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, İİK"nın 277.vd.maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenilen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerekir. Bu önkoşulların bulunması halinde ise İİK"nın 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
Mahkemece borcun, takibin dayanağı olan senedin tanzim edildiği 10.08.2012 tarihinde doğduğu, iptali istenilen tasarrufun ise bu tarihten önce, 27.06.2012 tarihinde yapıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de davacı alacaklı vekilince takip konusu borcun, borçlu ile aralarındaki önceki tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklandığının ileri sürülmesi karşısında varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş; davacı ile borçlu arasındaki kredi sözleşmeleri getirtilip borcun doğum tarihi araştırılarak tasarruf tarihinin borcun doğum tarihinden sonra olması halinde iptal davasının diğer şartlarının oluşup oluşmadığı incelenmeli, özellikle taşınmazın satış tarihindeki gerçek değeri tespit edilerek İİK"nın 278.maddesi doğrultusunda ivazlar arasında fahiş bir fark bulunup bulunmadığı saptanarak oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir. Kabule göre de; tasarrufun iptali davalarında vekalet ücretinin takibe konu alacak ile tasarrufun değerinden hangisi az ise o miktar esas alınmak suretiyle nisbi tarifeye göre hesaplanması gerekirken taşınmazın gerçek değeri tespit edilmeksizin fazla miktar üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru değildir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 28/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.