(Kapatılan)3. Ceza Dairesi 2020/15541 E. , 2020/20081 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Sanıklar ...ve ... hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde:
5271 sayılı CMK"nin 231/12. maddesi gereğince “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir” hükmü gereğince kararın temyiz kabiliyeti olmadığından ve ancak itiraz yolu açık bulunduğundan itiraz merciince karar verilmek üzere dosyanın incelenmeksizin mahalline İADESİNE,
2) Sanık ... hakkında katılan ..."e karşı kasten yaralama suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Katılan vekilinin temyiz isteminin suç vasfına yönelik olmadığı anlaşılmakla yapılan incelemede;
Hükmolunan adli para cezalarının tür ve miktarı, 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 31.03.2011 tarih ve 6217 sayılı Kanun"un 26. maddesi ile 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun"a eklenen geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte bulunduğundan sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz istemlerinin 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,
3) Sanık ... hakkında mağdur ..."a karşı kasten suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik mağdur vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Mağdur ..."un 03.05.2016 tarihli ifadesinde “sanık ..."den şikayetçi değilim” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmakla, katılan sıfatı almayan mağdurun temyize hak ve yetkisi bulunmadığından; mağdur vekilinin temyiz isteminin 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
4) Sanık ... hakkında katılan ..."e karşı tehdit suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
a) Sanık müdafiinin UYAP üzerinden gönderdiği 27.06.2016 tarihli dilekçesi ile başka bir mahkemede duruşması olması nedeni ile 28.07.2016 tarihli duruşmaya katılamayacağını bildirmesi karşısında, mazeretin kabulü veya reddi yönünde bir karar verilmeden, sanık müdafiinin yokluğunda hüküm kurulması sureti ile savunma hakkının kısıtlanması,
b) Sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 106/1-1. cümlesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davasının açıldığı ve sanığa isnat edilen ""kardeşime elini değme seni öldürürüm"" sözlerinin TCK"nin 106/1-1. cümlesinde düzenlenen hayata veya vücut dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde TCK"nin 106/1-2. cümlesi uyarınca hüküm kurulması,
Kabul ve uygulamaya göre de;
c) Tarafların kavganın çıkış sebebini ve gelişimini farklı şekilde anlatmaları, olaya ilişkin tarafsız tanık beyanının bulunmaması ve dosya arasında bulunan doktor raporlarına göre her iki tarafında yaralandığı olayda, kavgayı başlatan ilk haksız hareketin kimden geldiğinin tespit edilememesine göre, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarihli, 2002/4-238 Esas - 2002/367 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediğinde şüpheli kalan bu hal nedeni ile sanık lehine 5237 sayılı TCK"nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin asgari oranda (1/4) uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmaması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA,
5) Sanık ... hakkında mağdur ..."a karşı kasten suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafiinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
a) Sanık müdafiinin UYAP üzerinden gönderdiği 27.06.2016 tarihli dilekçesi ile başka bir mahkemede duruşması olması nedeni ile 28.07.2016 tarihli duruşmaya katılamayacağını bildirmesi karşısında, mazeretin kabulü veya reddi yönünde bir karar verilmeden, sanık müdafiinin yokluğunda hüküm kurulması sureti ile savunma hakkının kısıtlanması,
b) Mağdur hakkında ...Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 12.02.2016 tarihli raporda, mağdurun yaralanmasının yüzde sabit ize veya sürekli değişikliğe neden olup olmadığı hususunda olay tarihinden en az 6 ay sonra yapılacak muayene ile karar verilebileceğinin belirtildiği, ancak bu hususta rapor aldırılmadığı anlaşılmakla, mağdurun tedavi evrakları, geçici ve kesin raporlarıyla birlikte en yakın Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğüne sevk edilerek, özellikle söz konusu yaralanmanın yüzde sabit ize neden olup olmadığı hususunu gösterir şekilde, 5237 sayılı TCK"nin 86. ve 87. maddelerinde belirlenen ölçütlere göre rapor alınması gerektiği gözetilmeden, yetersiz rapora dayanılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabul ve uygulamaya göre de;
c) Sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 86/1 ve TCK"nin 86/2 maddeleri gereğince kasten yaralama ve 5237 sayılı TCK"nin 106/1-1 cümlesi gereğince tehdit suçlarından kamu davası açıldığı, suç tarihinde tehdit suçunun uzlaşma kapsamında bulunmaması ve 5271 sayılı CMK"nin 253/3. maddesi gereğince, kasten yaralama suçunun bu suç ile birlikte işlenmesi nedeniyle, tüm suçlar yönünden uzlaştırmanın mümkün olmadığı anlaşılmış ise de; sanığın üzerine atılı 5237 sayılı TCK"nin 106/1-1 cümlesinde düzenlenen tehdit suçunun 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı CMK"nin 253. maddesine göre uzlaşma kapsamında kaldığı, yapılan uzlaştırma teklifinin de hukuken geçersiz olduğundan mağdur ile sanık arasında 6763 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı CMK"nin 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemi yapılması için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi, uzlaştırma girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması halinde yargılama devamla hüküm kurulması lüzumu,
d) Tarafların kavganın çıkış sebebini ve gelişimini farklı şekilde anlatmaları, olaya ilişkin tarafsız tanık beyanının bulunmaması ve dosya arasında bulunan doktor raporlarına göre her iki tarafında yaralandığı olayda, kavgayı başlatan ilk haksız hareketin kimden geldiğinin tespit edilememesine göre, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarihli, 2002/4-238 Esas - 2002/367 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediğinde şüpheli kalan bu hal nedeni ile sanık lehine 5237 sayılı TCK"nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin asgari oranda (1/4) uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmaması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, CMUK"un 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış haklarının dikkate alınmasına, 23.12.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.