Esas No: 2021/3753
Karar No: 2022/5462
Karar Tarihi: 05.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3753 Esas 2022/5462 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı, müvekkili şirkette çalışmasının ardından iki yıl boyunca haksız rekabet yapmama yükümlülüğüne uymayarak başka bir şirkette çalışmaya başlamıştır. Davacı, davalıdan 13.000 TL cezai şartın tahsil edilmesini talep etmiştir. Mahkeme, davalının rekabet etmeme yükümlülüğünü ihlal ettiğini kabul ederek, 6.500 TL'nin davalıdan tahsiline karar vermiştir. Davacı vekili, karara itiraz etmemiş ancak davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekilinin katılma yoluyla yaptığı temyiz başvurusunun süresi geçtiği için reddedilmiştir. Mahkeme, dosyadaki yazılara göre hüküm verildiği için davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir ve mahkeme hükmünün onanmasına karar vermiştir.
TBK'nın 445/2. maddesi \"işçinin işvereni hakkında öğrendiği sırları ifşa ve/veya kullanma yasağı\" hükmünü içermektedir. HUMK'nun 432/4. maddesi ise \"kanunun yazılı olarak verdiği bir kanıtın tekebbül edip edemeyeceği ve aleyhine kullanılabileceği bir çıkarın bulunup bulunmadığı ve bu ana kadar takip edilen işlemlerde kanuni bir süre geçip geçmediği hallerinde temyiz istemlerinin reddi\"ni düzenlemektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 09.11.2020 tarih ve 2020/357 E. - 2020/682 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve davalı vekilinin temyiz dilekçesinin süresi içinde, davacı vekilinin ise süresi dışında verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının müvekkili şirkette 04/10/2005-13/02/2014 tarihleri arasında üretim planlama uzmanı olarak çalıştığını, iş akdini kendi rızası ile sonlandırdığını, iş akdinin sona ermesinden sonra iki yıl süre ile haksız rekabet yapmama yükümlülüğü bulunmasına rağmen davalının aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir şirkette çalışmaya başlayarak bu hükmü ihlal ettiğini ileri sürerek, 13.000.-TL cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalının, davacı şirkette üretim planlama uzmanı olarak görev yaptığı, çalıştığı pozisyon itibariyle işverenin yaptığı işler hakkında bilgi sahibi olacak konumda bulunduğu ve müşteri çevresi yahut üretim sırlarını bildiği yahut bilmesi gerektiği, sözleşmeyle davalının rekabet etmeme yükümlülüğü altına girdiği, sözleşmede her ne kadar bu yükümlülük yer ve zaman itibariyle sınırlandırılmamış olsa da, somut olaya uygulanması gereken TBK’nın 445/2. hükmü ve davalının davacı şirketteki işinden ayrıldıktan 5 ay sonra davacı ile aynı işkolunda faaliyet gösteren ve aynı ilde bulunan başka bir firmada işe girdiği gözetildiğinde davalının rekabet etmeme yükümlülüğünü ihlal ettiğinin kabulü gerektiği, davacı yanca 13.000 TL cezai şart talep edilmişse de kararlaştırılan bu cezai şartın fahiş olduğu bu nedenle cezai şart tutarında %50 oranında takdiri indirim yapıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 6.500,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
1-) Mahkeme hükmü davacı vekiline 29.03.2021 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekilince, kanunda öngörülen temyiz süresi içinde herhangi bir başvuru yapılmamış, davacı vekili, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin 04.04.2021 tarihinde kendisine tebliği üzerine 21.04.2021 tarihinde katılma yoluyla temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Bu hale göre, katılma yoluyla temyiz isteminin 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2 maddesi hükmü gereği uygulanması lazım gelen mülga 1086 sayılı HUMK’un 434. maddesinde belirtilen 10 günlük yasal süre geçtikten sonra yapıldığı görülmektedir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01/06/1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2-) Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin katılma temyiz isteminin HUMK’nun 432/4. maddesi uyarınca süre yönünden REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan mahkeme hükmünün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 333,02 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 05/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.