Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, miras bırakanı olan babası B..A.. G.mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak bir kısım taşınmazlarını davalılara devrettiğini ileri sürerek, taşınmazların tapusunun miras payı oranında iptali ile adına tescili olmazsa tenkis isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, verilen kesin süre içerisinde davacının harcı ikmal etmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi.. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, Borçlar Yasasının 18. maddesinden kaynaklanan tapu iptali-tescil olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
Mahkemece, kesin önele rağmen noksan harcın tamamlanmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya Mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Bilindiği üzere bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken bir kısmını işin özelliğine, tarafların durumlarına göre belirlemesi için hakime bırakmıştır. Kanuni süreler açıkca belirtilen ayrıcalıklar dışında kesindir. Bu nedenle HUMK.nun l59. maddesi açık hükmünde belirtildiği gibi kanunun tayin ettiği süreler hakim tarafından azaltıp çoğaltılamaz. Buna karşın, aynı yasanın l63. maddesine göre hakimin belirlediği süreler ise kural olarak kesin değildir. Hakim tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltacağı gibi, süre geçtikten sonra da tarafın isteği üzerine yeni bir süre tanıma yoluna da gidebilir. Bu takdirde verilen ikinci süre kesindir. Ancak, hakim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karşı taraf yararına usulü kazanılmış hak doğacağı da kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki,ister kanun, isterse hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur. Böylece kesin sürenin kaçırılması; o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazan davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır. Bu itibarla geciken adaletinde bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Öncelikle, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlaşılmayı önliyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Bunun yanında verilen süre yeterli, emredilen işler, gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca hakim süreye uyulmamanın sonuçlarını açıkca anlatmalı, tarafları uyarmalıdır. Öte yandan, kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde gereği hakim tarafından hemen yerine getirilmelidir.
Somut olaya gelince; mahkemece verilen kesin sürenin yukarda açıklanan ilkelere uygun olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, davacı davada miras payı oranında istekte bulunduğuna ve harç bakımından esas alınması gereken dava değeri iptal konusu yapılan payla sınırlı olduğuna göre, davacının tamamlaması gereken harç miktarı belirtilmek suretiyle davacıya yöntemine uygun önel verilmesi, harç tamamlandığında yargılamaya devam edilmesi aksi halde 492 Sayılı Harçlar Yasasının 30. maddesi hükmünde öngörüldüğü üzere davaya devam edilemeyeceği (müteakip işlemlerin yapılamayacağı) gözetilerek HUMK"nun 409. maddesi gereğince davanın işlemden kaldırılmasına ve aynı madde hükmünde öngörülen süre içinde harcın ikmal edilmemesi halinde de davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken değinelen yönler gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 8.6.2009 tarihinde oybirliğiyle verildi.