Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/5793 Esas 2009/6459 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/5793
Karar No: 2009/6459

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/5793 Esas 2009/6459 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Hazine, özel mülkiyete konu olamayacağı gerekçesiyle 1661 parsel sayılı taşınmazın tapu iptalini istemiştir. Mahkeme taşınmazın kıyı kenar çizgisinde kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiş, ancak davalılar temyiz etmiştir. Yapılan incelemede, taşınmazın kadastro tespitinin 19.12.1936 tarihinde kesinleştiği, ancak 3402 Sayılı Kadastro Yasası'nın 12. maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği tespit edilmiştir. Buna göre, davanın hak düşürücü süreden dolayı reddedilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Kanun Maddeleri: Anayasanın 43, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/C maddesi, 3621 Sayılı Yasanın 4. maddesi, 5841 Sayılı Yasanın 2. ve 3. maddeleri, 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen hüküm ve geçici 10. maddesi.
1. Hukuk Dairesi         2009/5793 E.  ,  2009/6459 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SAMANDAĞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 07/07/2006
    NUMARASI : 2004/343-2006/316

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
    Davacı hazine, çekişme konusu  1661  parsel  sayılı  taşınmazın  kıyı kenar  çizgisi  içerisinde  kaldığını, özel  mülkiyete  konu  olamayacağını ileri  sürerek  tapu iptali  isteğinde  bulunmuştur.
    Davalılar, davanın  reddini  savunmuşlardır.
    Mahkemece, taşınmazın  tamamının  mahkemece  belirlenen  kıyı  kenar  çizgisine göre kıyıda  kaldığı, özel  mülkiyete  konu  olamayacağı  gerekçesiyle   davanın  kabulüne  karar verilmiştir.
    Karar, davalılar vekili  tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.

    Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve sicil kaydının  kütükten terkini isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, çekişmeli taşınmazın 3621 Sayılı Yasanın 4.  maddesinde  tarifi yapılan  kıyıda  kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın   ifrazen geldiği  .parsel sayılı taşınmazın  kadastro tespitinin 19.12.1936  tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın  ise 22.06.2004   tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
    Her ne kadar, çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içinde kaldığı bu nedenle devletin hüküm ve tasarrufu altında ve kamu malı niteliğinde özel mülkiyete konu olamayacak (Anayasanın 43, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/C maddesi gereğince) yerlerden olduğu keşfen saptanmış ise de; 25.2.2009 tarihinde kabul edilip, 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen "bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmasızın uygulanır" ve 3. maddesi ile eklenen geçici 10. maddesinin " bu kanunun 12. maddesinin 3. fırkası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin  hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır" şeklindeki hükmü gözetildiğinde kadastro tespitinin kesinleştiği tarih olan 19.12.1936 ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 Sayılı Yasanın 12.maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu sabittir. Hemen belirtilmelidir ki; kural olarak sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının kazanılmış hak (usulü müktesep hak) ilkesinin 28.6.1960 tarih, 21/9 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince istisnai niteliği gereği kesin hüküm halini almamış eldeki davalarda da gözetilmesi ve uygulanması gerekeceği tartışmasızdır. Öte yandan, yürürlüğe konulan hükümler kamu düzeniyle ilgili bulunduğundan ve res’en gözetilmesi gerektiğinden aleyhe bozma yasağı ilkesinin de uygulanma yeri bulunmadığı izahtan varestedir.
    Hal böyle olunca; yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gözetilerek davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
    Davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 5.6.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.