3. Hukuk Dairesi 2016/408 E. , 2017/10673 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile aralarında abonelik sözleşmesi olduğunu, davalı aleyhine açmış olduğu menfi tespit-istirdat davası sonucunda İstanbul 48. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.04.2013 tarih 2012/87 E. 2013/77 K. sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulü ile yargılama sırasında davalıya ödenen 34.638,76 TL"nin istirdatına karar verildiğini, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, kesinleşen karara rağmen alacağın davalı tarafça ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, söz konusu alacağın ödeme tarihinden itibaren işlemiş avans faizinden şimdilik 20.000 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 20.02.2015 tarihli dilekçesi ile talebini 25.456,90 TL olarak belirlemiş ve bu miktar üzerinden harcını ikmal etmiştir.
Davalı, İstanbul 48. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/87 E. 2013/77 K. sayılı kararı ile ödenmesine karar verilen bedelin davacıya ödendiğini, asıl alacağın sona ermei nedeniyle ferisinin de sona ereceğini, davacının ilk davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığından faiz alacağını talep edemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiş, 04.09.2014 tarihli dilekçesinde de ilk açılan dava ile istenebilmesi mümkün olan faiz alacağı istenilmediğinden ve buna ilişkin haklar saklı tutulmadığından faiz alacağına ilişkin zamanaşımı süresinin de dolduğunu, faiz alacağının asıl alacağın tabi olduğu zamanaşımı süresine tabi olduğunu belirterek, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, asıl davanın sebepsiz zenginleşme sebebine dayalı istirdat davası olduğu, faiz isteminin de ayrı bir dava olarak asıl alacağın zamanaşımına tabi olduğu, davacının ilk davayı açtıktan sonra 15.06.2009 tarihinde ödeme yaptığını bildiğine göre, 818 sayılı BK."nun 66. maddesinde düzenlenen ve 15.06.2009 tarihinde başlayan bir yıllık zamanaşımı süresinin iş bu faize ilişkin davanın açıldığı 02.04.2014 tarihinden çok önce dolduğu gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlığın abonelik sözleşmesinden doğduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Buna göre; dava konusu uyuşmazlıkta uygulanacak zamanaşımı süresi, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunması nedeniyle B.K."nun 125. (yeni TBK."nun 146.) maddesi gereğince 10 yıl olup, dava tarihine kadar geçen sürede, zamanaşımı süresi dolmamıştır. Bu nedenle davanın esasına girilip, taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.