Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, ortak miras bırakanları A..Y..kendilerinden mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak önce taşınmazlarının çoğunu davalılara vasiyet ettiğini, daha sonra da ....ada....parsel sayılı taşınmazı parasını ödeyerek 3.kişiden satın alıp davalı Y....adına tescil ettirdiğini, ..ada 30 parseldeki ...nolu dükkanı davalı Y.....bedelsiz ve muvazaalı olarak temlik ettiğini ileri sürüp, vasiyete konu taşınmaz bağışlarının iptali ile muris adına tescili, olmazsa tenkis, ....nolu parsel ile 30 nolu parseldeki 1 nolu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile muris adına tescilini istemişler, yargılama sırasında vasiyete konu taşınmazlar ile ilgili dava tefrik edilmiştir.
Davalılar, .parsel sayılı taşınmazın miras bırakanla ilgisi bulunmadığını, 3.kişiden satın alındığını,... nolu dükkanın babadan satın alma işleminin gerçek olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, işlemlerin danışıklı olduğu gerekçesiyle ...ada ...parsel ve ...ada ..parsel sayılı taşınmazdaki .. nolu bağımsız bölüm yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil olmazsa tenkis isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; tarafların ortak mirasbırakanları A..Y.... ..ada ..parsel sayılı taşınmazdaki ...nolu dükkan nitelikli bağımsız bölümünü davalı oğlu Y.. satış yoluyla yaptığı temlikin terekeden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek suretiyle davanın kabul edilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ancak, diğer dava konusu ..ada..nolu parselin 3.kişiden satın alma yoluyla davalı Y.. adına 20.12.2005 tarihinde sicil kaydının oluştuğu sabittir. Sözü edilen taşınmaz bakımından 01.04.1974 tarih, 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri yoktur.
Zira, 01.04.1974 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı, konusu ve sonuç bölümü itibariyle murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden satış veya ölünceye kadar bakım akdi ile yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Somut olayda olduğu gibi bedeli kayıt malikine ödenerek gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. ..Bunun yanısıra karara yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı, Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarih, 586/782; 21.09.1994 tarih, 248/538; 21.12.1994 tarih 667/856; 11.10.1995 tarih 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş; Dairenin yargısal uygulaması da bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
Ancak, .sayılı parsel yönünden davada tenkis de istenildiği gözetilerek satın alma sırasında bedelin kim tarafından ödendiğinin özellikle muris tarafından mı ödendiğinin açıklığa kavuşturulması zorunludur. Bedelin murisce ödendiğinin saptanması halinde işlemin "gizli bağış" elden bağış niteliğini taşıyacağı tartışmasızdır. Öyleyse, bu doğrultuda gerekli araştırma ve soruşturmanın tamamlanması, olayda tenkis koşullarının oluşup oluşmadığının tespit edilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere bu parsel bakımından da iptal-tescile karar verilmesi doğru değildir.
Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.06.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.