14. Hukuk Dairesi 2016/15768 E. , 2020/3981 K.
"İçtihat Metni"14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11/07/2012 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06/10/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, tarafların paylı mülkiyetinde bulunan taşınmazlardaki ortaklığın öncelikle satış suretiyle giderilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, bir kısım davalılar vekili ve davalı ... vekili temyiz etmişlerdir.
1)Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları paylı ve elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi mallarda paydaşlar veya ortaklar arasındaki hukuki ilişkiyi sona erdiren, birlikte mülkiyetten ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK"nin 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
6100 sayılı HMK’nin 125/2. maddesi uyarınca;
Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder.
Dava konusu 410 ada 1 parsel sayılı taşınmazın UYAP sistemi üzerinden yapılan kontrolünde bu taşınmazın tapu kaydında davacının hissesinin kalmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece dava konusu taşınmaza ilişkin güncel tapu kaydı getirtilerek, 6100 sayılı HMK’nin 125. maddesi hükmü uyarınca davacının payını devrettiği kişi veya kişiler saptanmalı, payı devralan üçüncü kişinin devreden davacının yerine geçerek davaya devam edebileceği hususu göz önüne alınarak taraf teşkili de denetlenmek suretiyle bir karar verilmelidir.
2)Dava konusu 408 ada 5 parsel yönünden; dava açıldığı tarihte, dava konusu taşınmazın paylı mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, mahkemece davanın kabulüne karar verildikten sonra 11.12.2019 tarihi itibariyle davalı ..."in taşınmazda tam hisse ile malik olduğu, bu haliyle davaya konu taşınmazda birlikte mülkiyet ilişkisi sona erdiğinden hukuki yarar yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekir.
3)Dava konusu 406 ada 21 parsel yönünden ise;
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Yukarıda değinilen ilkelere göre muhdesat oranlaması yapılarak, muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi olan paydaşlara, geri kalan bedelin ise payları oranında tüm paydaşlara dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken, bilirkişi raporu ile arz bedelinin de oranlamaya tabi tutularak belirlenmiş bulunan hatalı oranlama üzerinden hüküm kurulmuştur.
Bu itibarla, mahkemece hatalı şekilde oran kurulan bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde mahkeme kararının infazı için satış memuru görevlendirilmesi gerekli olmakla, “Satış memuru olarak yazı işleri müdürünün görevlendirilmesi” ibaresi yeterli olup, isim belirtilmemesi gerekmektedir. Mahkemece kurulan hükümde satış memurunun ismen belirtilmiş olması da doğru değildir.
Hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekili ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 24.06.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.