Taraflar arasında görülen davada;
Davacı adına kayıtlı 4 parseldeki 1 ve 2 nolu bağımsız bölümleri ölünceye kadar tasarruf ederek, kiralarını almak kaydıyla davalı oğullarına satış suretiyle temlik ettiğini, kira sözleşmeleri yapıp, kira bedellerini kendisinin aldığını, ancak davalıların artık taşınmazdan tasarruf etmesini engellediklerini, bu şekilde aldatıldığını öğrendiğini, hile ile taşınmazlarının elinden alındığını ileri sürerek, kaydın iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, bağıştan dönme şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; davacı dava konusu ..parseldeki .. ve .. nolu bağımsız bölümleri davalı oğullarına aslında bağış olduğu halde, satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, buna karşın aralarında 25.10.2003 tarihli harici sözleşme düzenlendiğini, bu sözleşme uyarınca yaşadığı sürece taşınmazlardan elde edilecek kira paralarının davacıya ait olacağının kararlaştırıldığını, ancak davalıların bir süreden beri kira bedellerini kendilerinin olduğunu bildirerek davacıya intikal ettirmediklerini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
İddianın açıklanan içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibarıyla, davada taraf muvazaası hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır.
Bilindiği üzere; bu tür iddiaların 5.2.1947 tarih 20/6 Sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca yazılı delille kanıtlaması zorunlu olup, HUMK." nun 293.maddesinde olayda uygulama yerinin bulunmadığı açıktır.
Yukarıda sözü edilen harici sözleşme mülkiyetinin nakli iradesi ile ilgili hükümleri içermeyip, yalnızca temlikten sonra alınacak kira gelirlerinin kime ait alacağının kararlaştırılmasına ilişkindir.Öyleyse anılan belgenin bu yönü ile tapu iptal ve tescil davasında mülkiyetin naklinin sebebini teşkil eden yazılı delil olarak değerlendirilmeyeceği kuşkusuzdur.Diğer yönden davacının belgenin sağlayacağı kişisel alacaklarının tahsili için bu belgeye dayalı olarak yasal yollara başvurması koşullarının oluşması halinde ve gerektiğinde dava açma olanağının varlığında kuşku yoktur.
Tüm bu nedenler ve mahkemece gösterilen gerekçelerle davanın reddedilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
Ancak, davalılardan M..29.9.2008 tarihli dilekçesinde dava dilekçesinde gösterilen vakıaların doğru olduğunu beyan etmiş ve kira paralarının aslında davacıya ait olması gerektiğini, oysa davacıya bu paraların artık verilmediğini, temlikte de bedel ödenmediğini bildirmiş, bu durum karşısında tapu iptal tescil davasında haklı olduğunu ve davayı kabul ettiğini açıklamıştır.
Oysa, mahkemece bu beyan değerlendirilip incelemeye konu yapılmamıştır.
Hal böyle olunca, davalı M...kabul beyanının değerlendirilmesi sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 4.6.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.