Esas No: 2018/2539
Karar No: 2021/409
Karar Tarihi: 04.03.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2018/2539 Esas 2021/409 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2539
KARAR NO : 2021/409
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/03/2018
NUMARASI: 2014/988 Esas, 2018/229 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 04/03/2021
Taraflar arasındaki alacak davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkil hakkında davalı tarafından Bakırköy ....İcra Dairesi ... esas no.u borçlu olduğu iddiasıyla ilamsız icra takibi yapıldığını, ödeme emri kendisine tebliğ dahi edilmediği halde davacı takibe itiraz dahi edemediğini, davacının davalıya borcu olmadığı halde davacı mesnetsiz bedelsiz borcu ödemek durumunda kaldığını, davacı Yunanisten vatandaşı olup, TC Yasaları, mahkeme uygulamaları hakkında bilgisiz-tecrübesiz olmasıyla davalı taraf davacının bu durumu istismar ettiğini ileri sürerek, borçlu olmadığı halde davalıya ödemesi üzerine haksız yere davalının yerinde bulunan 17.322.TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış, duruşma tutanağına istinaden cevap dilekçesinde özetle; İstanbul Osmanbeyde ticaretle uğraşan bir firma sahibi olduğunu,yurtdışına tekstil ihracatı yaptığını, her şeyi resmi belgeli lojistik kargoyla yaptığını, bu dava ile ilgili her türlü belge icra dairesinde mevcut olduğunu, Kargocu .... ortağı ... isimli kişi beni olayla çok tehdit ettiğini ve eşini ve kızına çok küfür yaptığını, savcılığa suç duyurusunda bulunduğu şahitler ile bu saygısızlık tespit edildiğini ve kendisine ceza çıktığını, bu firmanın bütün işleri böyle devam ettiğini bildirdiği anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesince; davanın reddine karar verilmiştir.Karar süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin takip alacaklısı davalıya borcunun bulunmadığını, takibe konu belge asıllarının varlığını iddia eden davalının bunları sunmaktan imtina ettiğini, evraklar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılamadığını, müvekkili aleyhine takibe konan belgedeki imzanın müvekkiline ait olmadığı halde Bakırköy ... İcra Müdürlüğü’nün ... Esas sayılı dosyasından takip yapıldığını, takibin kesinleşmesi sebebiyle ödemek zorunda kaldığını, müvekkili aleyhine delil gösterilen emanet teslim fişindeki imzanın sahte olduğunu, bu konudaki itirazlar dinlenmeden karar verildigini, müvekkilinin davalıya vermiş olduğu emanet fişinin olmadığını, söz konusu fiş ve bono olarak beyan edilen el yazılarının sahte ve imzanın taklit olduğunu, hane kadar takip dayanağının bono yazılmışsa da ortada bir bono bulunmadığını, delil olarak gösterilen ceza dosyasının Yargıtay tarafından bozulduğunu, ayrıca müvekkilinin bu dosyada taraf olmadığını, İstanbul 45. Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyasının müvekkili ile bir alakası bulunmadığını, İstanbul 45. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/384 Esas sayılı dosyası ... ile ilgili olup, bu dosyada sanık olan ...’nın söz konusu mahkeme kararını istinaf ettiğini, kararın Yargıtayca bozularak geri gönderildiğini, Bakırköy .... İcra Müdürlüğü’nün ... Esas sayılı dosyası üzerinden sahte evraklarla takip açarak dosyayı kesinleştire ve de ...’nın söz konusu takiple ilgisi olmadığı halde iş yeri adresi olan Güngören adresinde ...’ya ait mal varlığının haciz edildiğini, bu nedenle ... ve davalılar arasında husumet doğduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Dava, davalının dava dışı yabancı şirkete sattığı malları teslim etmek ve satış bedelini davalıya iade etmek üzere davacı arasındaki vekalet ilişkisine dayalı olarak, davacıdan teslim aldığı mal bedelini vekil edene ödememesi nedeniyle açılan icra takibine davacının ödediği bedelin sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak istidat davasıdır.İstidat davası ödeme tarihinden itibaren bir yıl içersinde açılması gerekir. Ödemenin hangi tarihte son bulduğu dosya kapsamında belirlenmemiştir. Bu nedenle öncelikle hak düşürücü süre içersinde istidat davasının açıldığının tespiti gerekir. Davalının icra takibine konu yaptığı 03.05.2011 tarihli belgede “17.06.2011, 17.07.2011, 25.08.2011, 17.09.2011 tarihli ve miktarları yazılı ... firmasının mallarına mahsuben bu ödemeleri yapacağım.“ beyanını içerir davacının imzasının bulunduğu belgeye dayanmıştır. Davalı belgenin malların kendisine tesliminden önce imzalandığını ve malların teslim etmediğini iddia etmektedir. HMK'nın 190. maddeleri gereğince; iddia eden, iddiasını ispat yükümlülüğü altındadır. Somut olayda davalı, davacı ile aralarında sözlü vekalet sözleşmesi ilişkisi olduğunu iddia etmekte ise de, davacı akdi ilişkinin olmadığım savunmaktadır. O halde, davalı akdi ilişkiyi kanıtlamak zorundadır. Akdi ilişkinin varlığı ise;a- ) Senetle ispat zorunluluğunun bulunduğu hallerde yazılı sözleşmeyle,b- ) Yemin ile,c- ) Yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge sunulmuşsa tanık anlatımıyla, d- ) Karşı tarafın muvafakati halinde yine tanık anlatımıyla ispatlanabilir.Somut olayda, davalı taraf, davacı yapmış olduğu sözlü sözleşme uyarınca takip dayanağı 17.09.2011 tarihli 17.322 Euro bedelli bonoya dayalı takip yapmıştır. Davacı hukuki ilişkiyi ve takip dayanağı belgedeki imzayı kabul etmiştir.Bonoda şekil şartları TTK'nın 688. maddesinde sayılmıştır. Bunlar; “Bono” ya da “Emre Muharrer Senet” ibaresi, kayıtsız şartsız bir bedel ödeme vaadi, vade, ödeme yeri, lehtar, keşide yeri ve tarihi, keşidecinin imzasıdır. Zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir.Sayılan zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik şartlar da vardır. Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden yada malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir.Takibin dayanağı belgede keşide yeri, bono ibaresinin bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda takip dayanağı belge bono niteliğini taşımamaktadır. Yasal unsurları taşımayan, kambiyo senedi vasfında olmayıp, adi yazılı belge vasfındadır.Bu durumda, ispat yükü imzası inkar edilmeyen davacı borçludadır. Takibe konu borcun niteliği taşımayan senette düzenlenme nedeni olarak “Ensamle firmasına mahsuben bu ödemeleri yapacağım” belirtildiği, davacı tarafından senet bedeli talep edildiğinden, davacının malın teslim edilmediğine dair delillerin değerlendirilmesi gerekir. Mahkemece teslim fişindeki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ettiğinden, bu husustaki iddia ve delil değerlendirilerek, mahkemece teslim fişinin aslını temin edilerek imzanın davacıya ait olup olmadığının tespit edilip, delillerin değerlendirilerek hüküm kurulması gerekir. O nedenle davacı istinaf talebinde haklıdır.Ayrıca ilk derece mahkemesince öncelikle tarafların TTK m. 4 kapsamında tarafların tacir olup olmadıkları konusunda görev hususunun araştırılarak, ticaret mahkemesinin görevli olduğu belirlendikten sonra, yukarıda belirtilen hususların araştırılması gerekmektedir.22.07.2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 7251 sayılı Yasa'nın 35.maddesi ile 6100 s.HMK'nın 353/1-a-6.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca "ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümüne etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış olması, tarafların tüm delillerinin değerlendirilmeden hükümde yeterince değerlendirilmemiş olması" nedenleriyle 6100 s.HMK'nın 353/1-a-6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekir. Bu itibarla; davacının istinaf taleplerinin kabulüne, HMK m.353/1-a-6 uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen kapsamda tarafların tacir sıfatının bulunup bulunmadığının araştırılarak, ticaret mahkemesinin görevli olduğu belirlendikten sonra yukarıda belirtilen kapsamda eksikliklerin giderilerek esasa ilişkin hüküm kurulmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi sonuç ve kanaatine oybirliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;1.Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-6 uyarınca BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ'nin 15/03/2018 tarih, 2014/988 Esas, 2018/229 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.Yukarıda belirtilen kapsamda yargılama yapılmak üzere dosyanın kararı veren BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ'ne gönderilmesine,3.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 4.Davacının yatırmış olduğu 35,90TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,5.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 04/03/2021 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.