3. Hukuk Dairesi 2017/10430 E. , 2017/10625 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; tarafların boşandıklarını ve davalının ..... Asliye(Aile) Hukuk Mahkemesinde açmış olduğu 2012/355 Esas 2013/242 Karar sayılı kararıyla davalı lehine aylık 550 TL nafakaya hükmedildiğini, söz konusu nafakanın her ay müvekkilin maaşından kesildiğini, aradan geçen zaman zarfında ekonomik ve sosyal durumlarında ciddi değişiklikler olduğunu, nafaka davası açıldığında davacının 2.350,00 TL maaş aldığını, şuan 1509,00 TL emekli maaşı aldığını ve giderlerinin arttığını, aynı şekilde davalının da bu zaman zarfında ekonomik durumunda çok ciddi artışlar olduğunu, davalının üç yetişkin çocuğuyla beraber yaşadığını ve üçünün de çalıştığını, anne ve iki çocuğunun....merkezlerini ortaklaşa çalıştırdıklarını, ortalama aylık gelirlerinin 15.000,00 TL olduğunu, ayrıca kızı adına .... da bir ev satın aldığını, davalının vefat eden babasından 300.00 TL Bağ-Kur maaşı aldığını, davalının bunca geliri olmasına rağmen nafaka almış olmasının haksızlık olduğunu belirterek ödenmekte olan nafakanın kaldırılmasını veya indirilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; tek gelirinin nafaka ve babasından aldığı 300-tl maaş olduğunu, geçici olarak çocuklarının yanında kaldığını, davacının emekli ikramiyesi gibi ek gelirlerinin bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması mümkün olmadığı takdirde indirilmesine ilişkindir.
Öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve1998/ 2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.
TMK.nun 176.maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir.
Yoksulluk durumu günün ekonomik koşulları ile birlikte, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki, bilimsel öğretide; evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olduğu belirtilmektedir.
Somut olayda; tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırma sonuçları incelendiğinde, davacının emekli olup aylık 1.570- TL geliri bulunduğu, aylık 450-TL kira ödemesi olduğu, üzerine kayıtlı taşınmazı bulunmadığı, davalının ise boşanmış olup ev hanımı olduğu, aldığı nafaka ve yetim aylığı dışında başka bir geliri bulunmadığı, üç çocuğu ile birlikte oturup kira ödemediği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar mahkemece; davalının babasından kalan yetim aylığının miktarının düşük olduğu, bu sebeple davalının halen yoksulluğu sebebiyle nafakaya muhtaç olduğu, davacının ise davacı bu süreçte emekli olup maaşında düşme olsa da emekli olmasıyla ayrıca emekli ikramiyesi almaya da hak kazandığı, ayrıca davacının babasından kendisine kalan taşınmazların bulunduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, davacının gelir durumu değerlendirildiğinde, davalının gelir durumu ile aldıkları nafaka miktarı toplamının, davalıyı yoksulluktan kurtaracak nitelikte bulunmadığının kabulü gerekir.
O halde, dava tarihindeki şartlara göre; davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı kabul edilerek nafakaların kaldırılması taleplerinin reddi doğru ise de, davacının gelir durumundaki azalma ve ödenen toplam nafaka miktarı gözetilerek hakkaniyet ölçüsünde uygun bir miktar indirime karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın tamamen reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.