Esas No: 2009/4577
Karar No: 2009/6090
Karar Tarihi: 27.05.2009
Bağışlama - Tenkis - Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/4577 Esas 2009/6090 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacılar, miras bırakan Ahmet'in 33 parseldeki payını davalıya bağışladığını ancak saklı payları zedelemek amacıyla yapıldığını iddia ederek tenkis istemişlerdir. Davalı ise taşınmazın evlilik hediyesi olduğunu ve tenkise tabi olmadığını savunmuştur. Mahkeme, davacıların iddialarını kabul etmiş ve davanın lehlerine sonuçlanmasına karar vermiştir. Ancak, Yargıtay bu kararı bozmuş ve tenkis koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmesini istemiştir. Miras bırakanın davalıya bağış yoluyla taşınmazın çıplak mülkiyetini devrettiği ancak saklı payları zedelemek amacıyla hareket etmediği belirtilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 560. ve 561. maddeleri ile 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 110. ve 238. maddeleri kararda açıklayıcı olarak yer almaktadır.
1. Hukuk Dairesi 2009/4577 E., 2009/6090 K.
1. Hukuk Dairesi 2009/4577 E., 2009/6090 K.
- BAĞIŞLAMA
- TENKİS
- 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 560 ]
- 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 561 ]
- 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 110 ]
- 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 238 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları Ahmetin 33 nolu parseldeki payını davalıya bağış suretiyle temlik ettiğini, işlemin saklı paylarını zedelemek amacıyla yapıldığını ileri sürerek saklı payları oranında tenkise karar verilmesini iste-mişlerdir.
Davalı, taşınmazın evlilik hediyesi olarak verildiğini, tenkise tabi ol-madığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddiaların sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik ha-kiminin raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tenkis isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan Ahmefin 33 parsel sayılı taşınmazdaki payının intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini 27.09.1995 tarihli resmi senetle davalı eşine bağış yolu ile temlik ettiği, murisin 07.12.2004 tarihinde Öldüğü anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, miras bırakanın ölümünden önceki bir yıl içinde adet üzere olan hediyeler dışında yapmış olduğu bağışlamalar mutlak olarak tenkise tabidir. Buna karşılık ölümünden önceki 1 yıl dışında yapılan bağışlamalarda saklı pay kurallarını zedeleme kastı ile hareket edilip edilmediğinin açıklığa kavuşturulması zorunludur.
Somut olayda, miras bırakanın çekişmeli payı davalıya mehir olarak verdiği, 29.11.1989 tarihli mehir senedi başlığı altında imzalanmış adi yazılı sözleşme ve davalı tanıklarının ifadeleri ile belirlenmiştir. Bilindiği üzere mehr, kocanın evlenme sözleşmesi anında ya da devamı sırasında bazen de sona ermesi halinde kadına belirli bir mal, para veya ekonomik değeri olan bir şeyi armağan etmesidir.
Medeni Kanun, evlenme sözleşmesi sırasında kan kocadan birinin diğerine bir mal veya para vermesini ya da vermeyi vaad edip bir süre ertelemesini yasaklamamıştır. Bu nedenle, eski hükümlere göre kurulmuş mehr, Medeni Kanun tarafından yasaklanmış bir hukuki ilişki olarak kabul edilemez (02.12.1959 günlü, 14/30 sayılı İçtihadı Birleştirme Karan gerekçesi). Mehr sözleşmeleri bu gün için de geçerlidir (Örnek: Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi"nin 25.10.1965 günlü, 4557/5028 sayılı kararı).
Mehri müeccel, ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir. Koca dışında üçüncü bir kişinin de bağışlama vaadi geçerlidir. Ancak, bu durum, Borçlar Kanunu"nun 110. maddesinde yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, Borçlar Kanunu"nun 238. maddesinde düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır (BK m. 238/1) (4. HD 18.02.1985 - 1984/9153 E., 1985/1223 K., YKD 1985 Sayı, sh. 802). Bu du-rumda ve değinilen ilkeler çerçevesinde tespit edilen olgular birlikte değer-lendirildiğinde, murisin diğer mirasçıların saklı payını zedeleme kastı ile hareket ettiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, tenkis koşullarının oluşmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK"nın 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.05.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.