Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/3182
Karar No: 2016/6416
Karar Tarihi: 21.04.2016

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/3182 Esas 2016/6416 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2015/3182 E.  ,  2016/6416 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi


    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir,
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davalı ... yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum ve davalı .... Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Dava, 14/07/2009 tarihli iş kazası nedeniyle vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerden oluşan sosyal sigorta yardımlarının, davalı işverenden rücuan tahsili istemine ilişkin, olup mahkemece ... yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
    1-Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 12 ve 21. maddeleri olup, davada öncelikle halledilmesi gereken sorun, davalı ...Şti ile dava dışı ... arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin, bir başka ifade ile asıl işveren-taşeron ilişkisi olup olmadığının saptanmasıdır.
    5510 sayılı Kanunun 12. maddesi hükmüne göre aracı, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişidir.
    Asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için, öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
    İşin belirli bir bölümünde değil de, tamamının bir bütün halinde, ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
    Aracı sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise, asıl işverenden istenilen işin, asıl iş, ya da işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
    .İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, madde anlamında bir alt işverenlik, dolayısıyla dayanışmalı sorumluluk söz konusu olmayacaktır. Benzer şekilde, işveren kendisi sigortalı çalıştırmaksızın işi bölerek, ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı), asıl işveren olmayacağından, alt - asıl işveren ilişkisi de bulunmayacaktır. Burada önemli olan yön “devir” olgusudur. Devirden amaçlanan, yapılmakta olan işin, bölüm ve eklentilerinden tamamen bağımsız bir sonuç elde etmeye yönelik, işi alana bağımsız bir işveren kimliği kazandıracak bir işin devridir. Diğer iş yerlerinde sigortalı çalıştırması nedeniyle “işveren” sıfatına sahip olan kişi, devredilen iş dolayısıyla işverenlik sıfatına sahip olmadığı için asıl işveren olarak sorumlu tutulamayacaktır. Aynı şekilde, işi alan kişinin de işverenlik sıfatını, alınan işte ve o iş nedeniyle sigortalı çalıştırması sonucunda kazanmış olması aranacaktır. Alınan işte sigortalı çalıştırmayıp, tek başına işi yürüten kişi alt işveren olarak nitelendirilemeyecektir. Bu kimsenin diğer bir takım iş yerlerinde çalıştırdığı sigortalılar nedeniyle kazandığı işverenlik sıfatının sonuca etkisi ise bulunmamaktadır.
    Öte yandan, alınan iş, işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi veya yardımcı işler kapsamında bulunmalıdır. Diğer bir anlatımla, bir işverene ait iş yerindeki üretim sürecine, başka bir işverenin dahil olması durumunda “aracıdan” söz edilebilecektir. Asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa, işi alan kimse alt işveren değil, bağımsız işveren sayılacaktır. Bu noktada belirleyici yön; yapılan işin, diğerinin yardımcı parçası olup olmadığıdır. İş yerindeki üretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi durumunda aracıdan söz etme olanağı kalmayacak ve ortada iki bağımsız işveren bulunacaktır.
    İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, iş anahtar teslimi verildiğinde veya işveren kendi iştigal konusu olmayan bir işi kendisi sigortalı çalıştırmaksızın bölerek ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı) Yasanın tanımladığı anlamda asıl işveren olmayacağından, bir alt-üst işveren ilişkisi bulunmayacaktır.
    Somut olayda,...ile davalı ... Ltd. Şti. arasında 18.06.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere asfalt malzeme nakliyatı hususunda sözleşme yapıldığı, asfalt malzemenin tankerlerle Batmandan alındığı, alınırken malı teslim almak için İl Özel İdaresinden de bir kişinin olduğu, 14.07.2009 tarihinde,... tarafından ilgili sözleşme uyarınca asfalt malzeme nakliyatında kullanılan, ancak davalı şirkete ait olmayıp, dava dışı ...plakalı tanker, ...ün şoförü davalı ... yönetiminde, Batmandan aldığı asfalt malzemeyi... sonra, tekrar malzeme almak için Batmana seyir halindeyken, davalı ..."in direksiyon hakimiyetini kaybederek şerit ihlali yaparak karşı şeritten gelen araca çarptığı, tankerin içerisinde bulunan İl Özel İdaresinde çalışan sigortalı ..."nın, meydana gelen kaza sonucu vefat ettiği, anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, davalı .... Ltd. Şti. ile tankerin sahibi..., hukuki ilişki yeterince araştırılmamıştır. Mahkemece öncelikle, davalı ... Ltd. Şti. ile dava dışı ... arasında dava konusu iş ile ilgili yapılmış bir sözleşme bulunup bulunmadığı, aralarındaki hukuki statü irdelenmeli, davalı ..."in dava dışı ...ün şoförü olduğunun anlaşılması karşısında,
    davalı ..."in kaza tarihinde ...yanında hizmet akdine tabi çalışmasının bulunup bulunmadığı usulünce incelenmeli, davalı.... arasında, asıl işveren taşeron ilişkisinin mi yoksa başka bir hukuki ilişkinin mi olduğu, hiç bir şüpheye mahal vermeyecek şekilde tespit edilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm tesisi, yerinde değildir.
    2-5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesinin birinci fıkrası hükmü, sigortalıya ya da ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin işverenden rücuan tahsili koşulları düzenlenmiş olup; işverenin sorumluluğu için, zarara uğrayanın sigortalı olması, zararı meydana getiren olayın iş kazası veya meslek hastalığı niteliğinde bulunması, zararın meydana gelmesinde işverenin kastının veya sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin ve bu hareket ile meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Buradan, işverenin, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğine ilişkin mevzuatın kendisine yüklediği, objektif olarak mümkün olan tüm tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu nedenle iş kazası veya meslek hastalığı şeklinde sosyal sigorta riskinin gerçekleşmesi halinde, kusur esasına göre meydana gelen zararlardan ... karşı rücuan sorumlu olduğu sonucu çıkarılmaktadır. Kusurun belirlenmesinde ise, mahkemece, öncelikle iş kazasının ne şekilde olduğu, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak, varsa çelişki giderilerek belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, kusur oran ve aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesine gidilmelidir.
    Kusur raporlarının, 5510 sayılı Yasa, 4857 sayılı Yasanın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasanın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır.
    Yukarıdaki maddi ve hukuki olgular dikkate alındığında, mahkemece, davalı ... yönünden hüküm altına alınan kusur oranın da herhangi bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, alınan 02.02.2012 tarihli ilk kusur raporunda, davalı .... Ltd. Şti. %40 kusurlu olarak kabul edildiği, 23.11.2012 tarihli ikinci raporda ise davalı ... Ltd. Şti. ile birlikte ...ün de %40 kusurlu olduğunun belirtildiği, tazminat davasında alınan kusur raporun da ise davalı ..."in ve işleten sıfatıyla ..."ün %100 kusurlu görüldüğü, bu haliyle alınan üç raporun da bir birinden farklı olduğu nazara alındığında, öncelikle ...lakalı tankerin, kaza meydana gelmeden önce kaç saattir yolda olduğu ve kaç sefer yaptığı yöntemince araştırılmalı, olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden uygun bir kusur raporu
    alınarak, mevcut kusur raporları arasındaki çelişki giderilerek, davalı ... Ltd. Şti. ile dava dışı...nucuna göre hüküm verilmesi gerekirken, yetersiz rapora dayalı olarak eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı Kurum ve davalı .... Ltd. Şti. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hükmü temyiz etmeyen davalı ... yönünden temyiz edenler lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu da nazara alınarak karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı .... Ltd. Şti."ne iadesine, 21.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi