23. Hukuk Dairesi 2016/7998 E. , 2019/2292 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Şikayetçi vekilince açılan sıra cetveline şikayetin yapılan yargılaması sonucunda mahkemece şikayetin reddine karar verilmiş olup, verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizce yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bu kez Dairemiz kararına karşı şikayet olunan vekilince karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
K A R A R
Şikayetçi vekili, müvekkili bankanın 83 adet çek yaprağı için kanuna göre ödemeyi taahhüt ettiği 51.045,00 TL ve müvekkili banka tarafından borçlu şirket lehine verilmiş ve halen mer"i bulunan teminat mektuplarından kaynaklı 88.776,25 TL olmak üzere toplam 139.821,25 TL olan gayrinakdi alacaklarının müflis firma ile imzalanan genel kredi sözleşmesi hükümleri ve kanuna göre rüçhanlı alacak olarak kaydedilmesi gerekirken sıra cetvelinde 4. sıraya kaydedildiğini ileri sürerek, 139.821,25 TL alacağın şarta bağlı rüçhanlı alacak olarak iflas masasına kayıt ve kabulünü talep ve şikayet etmiştir.
Şikayet olunan müflis şirket iflas idaresi vekili, borcun ödenmemesi durumunda paranın, rehnin paraya çevrilmesi yolu ile ödenmesini istenmesi mümkün olmadığından, paranın rehinli kabul edilmesi durumunda rehin taşınırın mülkiyeti hiçbir hukuki işleme tabi tutulmadan alacaklıya geçeceğinden bu durumun MK"nın 949. maddesine aykırı olduğunu, genel kredi sözleşmesi hükümlerinin bu nedenle geçersiz olduğunu savunarak şikayetin reddini istemiştir.
Mahkemece, banka ile müşterisi arasındaki sözleşmede yer alan hükmün rehin hukuku esas prensipleri çerçevesinde alenilik taşıyan rehin sözleşmesi olarak kabulünün mümkün olmadığı, bu sözleşmeye dayanılarak İİK"nın 23/3. maddesinde belirtilen ve İİK"nın 206/1. maddesinde ifade edilen rehin tabiri kapsamında kalan bir alacak olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle, şikayetin reddine dair verilen karar, taraf vekillerinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 01.06.2016 tarih ve 2016/2643 Esas, 2016/3379 Karar sayılı ilamıyla, şikayetçi yararına bozulmuştur.
Bu kez, şikayet olunan iflas idaresi vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
İİK"nın 219/4. maddesi hükmü uyarınca, adi tasfiye ilanında, müflisin mallarını her ne sıfatla olursa olsun ellerinde bulunduranların, bunları aynı süre (bir ay) içinde iflas dairesi (seçildikten sonra iflas idaresi) emrine vermeleri, geçerli bir mazerete dayanmaksızın vermezlerse, (İİK"nın 336. maddesi uyarınca) cezalandırılacakları ve rüçhan haklarından yoksun kalacakları yazılır. Burada özellikle, rehin ve hapis hakkı sahiplerinin, üzerinde rehin veya hapis hakkı bulunan müflise ait malları bir ay içinde iflas idaresi emrine vermeleri söz konusudur. Makbul bir mazerete dayanmaksızın müflise ait malları bir ay içinde vermeyen rehin ve hapis hakkı sahipleri, rehin veya hapis hakkının kendilerine sağladığı rüçhan hakkından yoksun kalırlar. Somut olayda, müşteki banka talebinde kendi uhdesinde para ve kıymetli evrak bulunduğundan söz etmediğine ve bu konuda masaya bildirim yapmadığına göre, masaya başka kaynaklardan giren mal ve para üzerinde hapis (rehin) hakkını
kullanamaz. Dolayısıyla, çek yaprağı ve mer"i teminat mektuplarından kaynaklandığı ileri sürülen şikayete konu toplam 139.821,25 TL tutarındaki şarta bağlı alacağın, rüçhanlı olarak iflas masasına kaydı mümkün değildir.
Mahkemece, şikayetin açıklanan bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle reddi doğru olmamıştır.
Diğer taraftan, kayıt kabul davaları alacağın iflas masasına kaydı istemine ilişkin olup, belirli bir miktarın tahsiline yönelik olmadığından, bu davalarda haklı çıkan yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Somut olayda, şikayetin reddine karar verilmiş olmasına rağmen, şikayet olunan yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi de hatalı olmuştur.
Bu durumda, yerel mahkeme kararının Dairemizce zuhulen bozulduğu bu defa yapılan incelemede anlaşıldığından, sonucu itibariyle doğru olan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle, HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilerek ve hüküm fıkrasında vekalet ücreti yönünden yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayet olunan vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 01.06.2016 tarih ve 2016/2643 Esas, 2016/3379 Karar sayılı bozma ilamı kaldırılarak, sonucu itibariyle doğru olan mahkeme kararının, gerekçesi değiştirilmek ve (HÜKÜM) bölümünün 4. paragrafından sonra gelmek üzere "Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"ne göre 1.500,00 TL maktu vekâlet ücretinin şikayetçiden tahsiliyle şikayet olunana ödenmesine" ibaresi yazılmak suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde kendisine iadesine, 23.05.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.