11. Hukuk Dairesi 2017/4918 E. , 2019/1747 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davad ... 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/05/2017 tarih ve 2016/227 E. - 2017/209 K.
sayılı kararın davalı TPMK vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince verilen 28/09/2017 tarih ve 2017/841-2017/819 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı TPMK vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 1864 yılında İngiltere menşeli olarak kurulan müvekkili şirketin, giyim, çiçekçilik ve elektronik eşya satışı ile iştigal ettiğini, bir çok ülkede tescilli olan "..." markasının, ülkemizde ilk olarak 22/03/1994 tarihinde tescil edildiğini, müvekkili şirketçe 156743, 1899+0, 150433, 2012/17553, 2011/79154 ve 2011/75798 sayılı "..." markalarının tanınmış marka olarak tescili için davalı kuruma yapılan başvurunun Markalar Dairesi Başkanlığınca, bu karara karşı müvekkilince yapılan itirazın da ... tarafından reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, ..."nın 2016-M-3391 sayılı kararının iptalini ve "..." markasının tanınmış marka olarak tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... ve Marka Kurumu vekili, dava konusu markalardan üçünün mahkeme kararıyla iptal edildiğini, kalan üç tanesinin iptali istemiyle açılan davaların ise devam ettiğini, davacı tarafından tanınmışlığa ilişkin sunulan evrakın, güncel olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacının "..." ibareli markaların 25. sınıf ürünler bakımından 73 ülkede 193 adet tescilinin bulunduğu, sadece 2012 yılı kârının 474 milyon paund olduğu, 2012-2015 yılları arasında Türkiye"de 45 milyon TL değerinde ürün satışı yapıldığı, bu haliyle Türkiye"de kullanılan, yazılı ve görsel tanıtım ve yaygın dağıtım araçlarıyla gerçekleştirilen kuvvetli reklam ve haberlerle davacı teşebbüsüne sıkı sıkıya bağlı olan, ürünlerinin taşıdığı garanti ve kalite ile bilinen; müşteri, akraba, dost ve düşman ayrımı yapılmaksızın, coğrafi sınır, kültür ve yaş farkı gözetilmeksizin, insanlar tarafından refleks halinde hemen hatırlanan tanınmış marka olduğu, davacının tescilli markalarının bir kısmının davalı olması, bir kısmının kullanmama sebebiyle hükümsüz kılınmasının işbu dava açısından olumsuz bir tesirinin olmayacağı, Türkiye"deki ilgili sektörde yer alanların bu markanın tanınmış bir marka olduğunu bilmelerinin beklenip beklenmediğinin önemli olduğu, davacının 25. sınıftaki giyim ürünleri bakımından menşe ülke Birleşik Krallık"ta tanınmış bir marka olduğu, diğer yandan bu markanın, Türkiye"de başvuru tarihinden evvel yoğun bir şekilde kullanıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, ..."nın 2016/M-3391 sayılı kararının, davacının "..." ibareli markasının kapsamındaki 25. sınıf ürünler bakımından iptaline, davacının "..." ibareli markalarının 25. sınıf ürünler bakımından tanınmış marka olduğunun tespitine, sair istemin reddine karar verilmiştir.
Karar aleyhine, davalı TPMK vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesinde, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının tescilli markalarının bir kısmının davalı olması, bir kısmının kullanmama sebebiyle hükümsüz kılınmasının, işbu dava açısından olumsuz bir tesirinin olmadığı, tanınmış markanın, Paris Sözleşmesi’nde ve 556 sayılı KHK’de tanımlanmadığı, bir markanın tanınmışlığı, kullanıldığı malın Türkiye’ye ihraç olunmasına veya hizmetin Türkiye’de görülmesine, hatta markanın Türkiye’de bilinmesine, tesciline ve kullanılmasına bağlı olmadığı, önemli olanın, markanın Türkiye’de tanınabilir olması olduğu, aksi halde, Paris Sözleşmesinin markaları uluslararası açıdan koruyan hükümlerinin bir anlamının bulunmadığı, nitekim, Paris Sözleşmesinde de bir markanın herkesçe fiilen bilinmesinden değil, bilinebilir olmasından söz edildiği, bir marka Paris Sözleşmesine taraf tek bir ülkede tanınmışsa, Türkiye"de tescili olmasa ve kullanılmasa dahi tanınmış marka olarak sayılmasına engel hukuki durumun bulunmadığı, Türkiye"de başvuru tarihinden evvel markanın yoğun bir şekilde kullanıldığı gerekçesiyle, davalı TPMK vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi kararı, davalı TPMK vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı TPMK vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 13,00 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 04/03/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.